16 Kasım 2015 Pazartesi

Sonsuza Kadar Raúl Raúl Raúl !


Seni, anlatabilmek seni.
   İyi çocuklara, kahramanlara.
   Seni anlatabilmek seni,
   Namussuza, halden bilmeze,
   Kahpe yalana.


Raúl González Blanco ... Takvim yapraklarımız 16 Kasım 2015'i gösteriyor ve aşık olurcasına sevdiğim adam futbolu bırakıyor.Vedasını dün gece yaptı ve 'benden bu kadar' diyerek sahneden geri çekildi her zaman ki alçak gönüllüğünü yaparak. Raul için Real Madrid tarihinin en efsane futbolcularından biri demek kesinlikle yanlış olur, o futbolculuğundan çok karakteri,beyefendiliği ve çoğu futbolcuda olmayan mütevazılığıyla meşhur bir oyuncuydu. O başkaydı.

27 Haziran 1977 günü gözlerini Madrid de dünyaya açan küçük bebek Raul kendisini nasıl büyük bir kariyer beklediğini o günlerde elbette bilmiyordu. Futbola kısa sürede merak salan küçük Raul 10 yaşında alt yapı deneyimini ailesinin de çabasıyla tatmayı başardı.San Cristobal deneyiminden sonra kısa sürede şehrin iyi takımlarından Atletico Madrid alt yapısına geçiş yapan Raul, yaş grubu içerisinde kendini çok çabuk belli etmeyi başardı.Ancak dönemin Atletico Madrid başkanı Jesus Gil mali sıkıntılar sebebiyle onu Real Madrid'e yollarken 10 saniye bile düşünmeyecekti. 

Real Madrid kariyerine 29 Ekim 1994 tarihinde Zaragoza maçıyla ile birlikte resmen başlayan Raul'e o zamanlar : ' bu kulüpte 741 maça çıkıp 323 gol atacaksın' deseler kendisi bile gülerdi. Genç ve heyecanlı çocuğun üzerinde baskı büyüktü ama Atletico Madrid'e duyduğu nefret onu her zaman besliyordu ve öne atma isteği çıkarıyordu. Nitekim gollerini sıralamakta gecikmedi ve kaderinde bir cilvesi olacak ki efsane oyuncu Real Madrid formasıyla ile ilk golünü Atletico Madrid'e attı. Başta Valdano'nun ve sonrasında taraftarlarında güvenini tam anlamıyla kazanan tilki golcü kadronun değişilmez oyuncusu oldu ve 21.yüzyıl başlangıcına kadar muhteşem başarılara imza attı.


Ard- arda kaç zemheri,
   Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
   Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...           
   Bir ben uyumadım,
   Kaç leylim bahar,
   Hasretinden prangalar eskittim.
   Saçlarına kan gülleri takayım,
   Bir o yana 
   Bir bu yana...

2002-2003 sezonu başlarken Raul çoktan Real Madrid efsaneleri arasında yerini almıştı,takımıyla birlikte geçirdiği geride kalan 9 yılda 3 Şampiyonlar Ligi ve La Liga ; 2 de Kıtalar arası Kupa kazanmıştı. Finallerin adamı olan Raul 2000-2002 ŞL finallerinde ve 1998 Kıtalar arası Kupa finalinde ağları bulmayı başarmıştı.Hepsi de birbirinden jeneriklik goller olan Raul'un bu gollerini her izleyişinde ayrı duygulandığımı da bu satırlar vesilesiyle belirtmiş olayım.Sakatlıklarla geçen ve hayal kırıklığıyla sonlanan bir Dünya Kupası sonrası kulübüne geri dönen Raul, Real Madrid de bir şeylerin değiştiğinin farkındaydı. Vicente Del Bosque kovulmuş ve kaptan Fernando Hierro takımdan apar topar yollanmıştı. Yakışık kaçacak bir benzetme yapacaksak Hierro, Raul'un silah arkadaşıydı. Florentino Perez o yaz sansasyonel transferler yaparak Real Madrid'i olağanüstü bir boyuta çıkarırken Raul'un kulüpteki geleceği sorgulanmaya başlamıştı. Taraftarlar tarafından çok sevilse de popülaritesi asla David Beckham,Zinedine Zidane ve Ronaldo'yu geçemeyecekti. Geçemeyecekti,bu doğruydu ama Raul bundan asla şikayet edip kulübüne küslük gütmedi. Bir babadan evine küsmesini bekleyemezsiniz. Raul'un Real Madrid de ki rolü asla eskisi gibi olamasa da yine de o takımın golcüsü olmaya devam etti ve işini yaptı. Art arda gelen 4 sezona toplam 65 gol sığdırdı ve bunların hiç birinde medyada göz önünde olan adam o değildi. Onu en iyi anlatan adam olan Luis Figo ise şu sözleri söylüyordu.

"... Birlikte oynadığım en iyi futbolcu Raul, evet dolayısıyla gelmiş geçmiş en iyi oyuncu da Raul... " 


Seni bağırabilsem seni,
   Dipsiz kuyulara,
   Akan yıldıza,
   Bir kibrit çöpüne varana,
   Okyanusun en ıssız dalgasına
   Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Dünyada ki her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi Raul-Real Madrid hatta Raul Madrid'in de bir sonu vardı.Ve o son gittikçe yaklaşıyordu,Raul de bunu biliyordu. Kulüp tarihinin en golcü oyuncusu ve en çok maça çıkan oyuncusu sıfatıyla son sezonlarını oynamaya devam eden Raul Gonzalez, Pellegrini döneminde sık sık yedek kalmaya başlamıştı. Onu delicesine seven büyük bir kesim ise her fırsatta Şili'li hocayı istifaya çağırmış ve hakaretler etmişti.Ama Raul o kadar büyük bir insandı ki kulübün iyiliği için kendi kariyerini bir çırpıda silmeyi göze alırdı. O sezon Marca'ya yaptığı açıklama şu oldu efsanenin.

"... Yedek kalmam hocanın kararına ve benim formda oluşum ile açıklanır. Eğer yedek kalmam Madrid taraftarları arasında huzursuzluk yaratacaksa, kulübe zarar vermemek adına ayrılırım..." 

Böyle güzel ve özel bir insandı Raul, sezon sonunda Jose Mourinho Real Madrid teknik direktörlüğüne getirilse de Raul gitmekte kararlıydı ve rotasını Almanya olarak belirledi. Oradan Katar'a ve daha sonra Amerika'ya gidecek kariyerini o an şekillendirdi. 



22 Ağustos 2013, Raul Gonzalez yeniden evindeydi. Real Madrid , Santiago Bernabéu kupası kapsamında Al Sadd'a davet yollamış ve Al Sadd da bu teklifi kabul etmişti.Maçtaki bir kural da şuydu, Raul her iki takımda da 45'er dakika olmak üzere forma giyecekti. 22 Ağustos akşamı ki maç için aylar öncesinden biletleri tüketen Madridistalar ustalarına son kez bir elveda demek için oradaydılar. Maçtan önce Santiago Bernabéu korkutucu bir savaş arenasını andırıyordu. Oyuncular tünele geldiklerinde Raul'un Real Madrid forması ile girdik. Kendisine çok özel 2 jest yapılmıştı, Real Madrid tarihinin en kıymetli forma numarası olan 7'yi Raul'den alan Cristiano Ronaldo maça 11 numaralı forma ile çıkmış , kendi numarasını Raul'e teslim etmişti. Seremoni de ise Iker Casillas kaptanlık pazubandını Raul'un koluna takarken ikili arasında ki o bakışma yılların nasıl su gibi geçtiğine birer kanıttı adeta. 

Raul'un ne kadar gergin olduğu yüzünden belli oluyordu. 23.dakikada önünde kalan topu Al Sadd filelerine yolladıktan sonra Bernabéu stadı adeta bir karnaval alanına dönüveriyordu. Çığlıklar yükseliyor herkesin bağırdığı tek bir ses vardı. 

" Raul Raul Raul !" 


Kaptan artık vedasını yapmıştı,Raul Real Madrid demekti. Real Madrid ise Raul demekti. İkisi birbirinden ayrılamaz bir bütündü ama ayrılma vakitleri gelmişti ve o gece ışıklar kapandığında Raul bir daha asla Santiago Bernabéu da Real Madrid formasını giyemeyecekti. Tıpkı bugün Florentino Perez'in yazdığı mektup da belirttiği gibi; Alfredo Di Stefano ile birlikte kulüp tarihinin en efsane 2 oyuncusundan biri ve ismi sonsuza kadar yaşayacak. Sonsuza kadar.

Eterno Raul !!! 

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
   Yitirmiş öpücükleri,
   Payı yok, apansız inen akşamlardan,
   Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
   Seni anlatabilsem seni...
   Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
   Üşüyorum, kapama gözlerini...