16 Kasım 2015 Pazartesi

Sonsuza Kadar Raúl Raúl Raúl !


Seni, anlatabilmek seni.
   İyi çocuklara, kahramanlara.
   Seni anlatabilmek seni,
   Namussuza, halden bilmeze,
   Kahpe yalana.


Raúl González Blanco ... Takvim yapraklarımız 16 Kasım 2015'i gösteriyor ve aşık olurcasına sevdiğim adam futbolu bırakıyor.Vedasını dün gece yaptı ve 'benden bu kadar' diyerek sahneden geri çekildi her zaman ki alçak gönüllüğünü yaparak. Raul için Real Madrid tarihinin en efsane futbolcularından biri demek kesinlikle yanlış olur, o futbolculuğundan çok karakteri,beyefendiliği ve çoğu futbolcuda olmayan mütevazılığıyla meşhur bir oyuncuydu. O başkaydı.

27 Haziran 1977 günü gözlerini Madrid de dünyaya açan küçük bebek Raul kendisini nasıl büyük bir kariyer beklediğini o günlerde elbette bilmiyordu. Futbola kısa sürede merak salan küçük Raul 10 yaşında alt yapı deneyimini ailesinin de çabasıyla tatmayı başardı.San Cristobal deneyiminden sonra kısa sürede şehrin iyi takımlarından Atletico Madrid alt yapısına geçiş yapan Raul, yaş grubu içerisinde kendini çok çabuk belli etmeyi başardı.Ancak dönemin Atletico Madrid başkanı Jesus Gil mali sıkıntılar sebebiyle onu Real Madrid'e yollarken 10 saniye bile düşünmeyecekti. 

Real Madrid kariyerine 29 Ekim 1994 tarihinde Zaragoza maçıyla ile birlikte resmen başlayan Raul'e o zamanlar : ' bu kulüpte 741 maça çıkıp 323 gol atacaksın' deseler kendisi bile gülerdi. Genç ve heyecanlı çocuğun üzerinde baskı büyüktü ama Atletico Madrid'e duyduğu nefret onu her zaman besliyordu ve öne atma isteği çıkarıyordu. Nitekim gollerini sıralamakta gecikmedi ve kaderinde bir cilvesi olacak ki efsane oyuncu Real Madrid formasıyla ile ilk golünü Atletico Madrid'e attı. Başta Valdano'nun ve sonrasında taraftarlarında güvenini tam anlamıyla kazanan tilki golcü kadronun değişilmez oyuncusu oldu ve 21.yüzyıl başlangıcına kadar muhteşem başarılara imza attı.


Ard- arda kaç zemheri,
   Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
   Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...           
   Bir ben uyumadım,
   Kaç leylim bahar,
   Hasretinden prangalar eskittim.
   Saçlarına kan gülleri takayım,
   Bir o yana 
   Bir bu yana...

2002-2003 sezonu başlarken Raul çoktan Real Madrid efsaneleri arasında yerini almıştı,takımıyla birlikte geçirdiği geride kalan 9 yılda 3 Şampiyonlar Ligi ve La Liga ; 2 de Kıtalar arası Kupa kazanmıştı. Finallerin adamı olan Raul 2000-2002 ŞL finallerinde ve 1998 Kıtalar arası Kupa finalinde ağları bulmayı başarmıştı.Hepsi de birbirinden jeneriklik goller olan Raul'un bu gollerini her izleyişinde ayrı duygulandığımı da bu satırlar vesilesiyle belirtmiş olayım.Sakatlıklarla geçen ve hayal kırıklığıyla sonlanan bir Dünya Kupası sonrası kulübüne geri dönen Raul, Real Madrid de bir şeylerin değiştiğinin farkındaydı. Vicente Del Bosque kovulmuş ve kaptan Fernando Hierro takımdan apar topar yollanmıştı. Yakışık kaçacak bir benzetme yapacaksak Hierro, Raul'un silah arkadaşıydı. Florentino Perez o yaz sansasyonel transferler yaparak Real Madrid'i olağanüstü bir boyuta çıkarırken Raul'un kulüpteki geleceği sorgulanmaya başlamıştı. Taraftarlar tarafından çok sevilse de popülaritesi asla David Beckham,Zinedine Zidane ve Ronaldo'yu geçemeyecekti. Geçemeyecekti,bu doğruydu ama Raul bundan asla şikayet edip kulübüne küslük gütmedi. Bir babadan evine küsmesini bekleyemezsiniz. Raul'un Real Madrid de ki rolü asla eskisi gibi olamasa da yine de o takımın golcüsü olmaya devam etti ve işini yaptı. Art arda gelen 4 sezona toplam 65 gol sığdırdı ve bunların hiç birinde medyada göz önünde olan adam o değildi. Onu en iyi anlatan adam olan Luis Figo ise şu sözleri söylüyordu.

"... Birlikte oynadığım en iyi futbolcu Raul, evet dolayısıyla gelmiş geçmiş en iyi oyuncu da Raul... " 


Seni bağırabilsem seni,
   Dipsiz kuyulara,
   Akan yıldıza,
   Bir kibrit çöpüne varana,
   Okyanusun en ıssız dalgasına
   Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Dünyada ki her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi Raul-Real Madrid hatta Raul Madrid'in de bir sonu vardı.Ve o son gittikçe yaklaşıyordu,Raul de bunu biliyordu. Kulüp tarihinin en golcü oyuncusu ve en çok maça çıkan oyuncusu sıfatıyla son sezonlarını oynamaya devam eden Raul Gonzalez, Pellegrini döneminde sık sık yedek kalmaya başlamıştı. Onu delicesine seven büyük bir kesim ise her fırsatta Şili'li hocayı istifaya çağırmış ve hakaretler etmişti.Ama Raul o kadar büyük bir insandı ki kulübün iyiliği için kendi kariyerini bir çırpıda silmeyi göze alırdı. O sezon Marca'ya yaptığı açıklama şu oldu efsanenin.

"... Yedek kalmam hocanın kararına ve benim formda oluşum ile açıklanır. Eğer yedek kalmam Madrid taraftarları arasında huzursuzluk yaratacaksa, kulübe zarar vermemek adına ayrılırım..." 

Böyle güzel ve özel bir insandı Raul, sezon sonunda Jose Mourinho Real Madrid teknik direktörlüğüne getirilse de Raul gitmekte kararlıydı ve rotasını Almanya olarak belirledi. Oradan Katar'a ve daha sonra Amerika'ya gidecek kariyerini o an şekillendirdi. 



22 Ağustos 2013, Raul Gonzalez yeniden evindeydi. Real Madrid , Santiago Bernabéu kupası kapsamında Al Sadd'a davet yollamış ve Al Sadd da bu teklifi kabul etmişti.Maçtaki bir kural da şuydu, Raul her iki takımda da 45'er dakika olmak üzere forma giyecekti. 22 Ağustos akşamı ki maç için aylar öncesinden biletleri tüketen Madridistalar ustalarına son kez bir elveda demek için oradaydılar. Maçtan önce Santiago Bernabéu korkutucu bir savaş arenasını andırıyordu. Oyuncular tünele geldiklerinde Raul'un Real Madrid forması ile girdik. Kendisine çok özel 2 jest yapılmıştı, Real Madrid tarihinin en kıymetli forma numarası olan 7'yi Raul'den alan Cristiano Ronaldo maça 11 numaralı forma ile çıkmış , kendi numarasını Raul'e teslim etmişti. Seremoni de ise Iker Casillas kaptanlık pazubandını Raul'un koluna takarken ikili arasında ki o bakışma yılların nasıl su gibi geçtiğine birer kanıttı adeta. 

Raul'un ne kadar gergin olduğu yüzünden belli oluyordu. 23.dakikada önünde kalan topu Al Sadd filelerine yolladıktan sonra Bernabéu stadı adeta bir karnaval alanına dönüveriyordu. Çığlıklar yükseliyor herkesin bağırdığı tek bir ses vardı. 

" Raul Raul Raul !" 


Kaptan artık vedasını yapmıştı,Raul Real Madrid demekti. Real Madrid ise Raul demekti. İkisi birbirinden ayrılamaz bir bütündü ama ayrılma vakitleri gelmişti ve o gece ışıklar kapandığında Raul bir daha asla Santiago Bernabéu da Real Madrid formasını giyemeyecekti. Tıpkı bugün Florentino Perez'in yazdığı mektup da belirttiği gibi; Alfredo Di Stefano ile birlikte kulüp tarihinin en efsane 2 oyuncusundan biri ve ismi sonsuza kadar yaşayacak. Sonsuza kadar.

Eterno Raul !!! 

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
   Yitirmiş öpücükleri,
   Payı yok, apansız inen akşamlardan,
   Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
   Seni anlatabilsem seni...
   Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
   Üşüyorum, kapama gözlerini...


26 Ekim 2015 Pazartesi

NBA de Yeni Sezon


NBA de yeni sezon yarın oynanacak 3 maçlar start alıyor ve Haziran ayının muhtemelen sonuna kadar bizi sürükleyecek heyecan kaldığı yerden devam ediyor.Yazıda tamamen sıralama odaklı ufak değerlendirmelerde bulunacağım ve tamamı ile özneldir.

DOĞU KONFERANSI 

1- Cleveland Cavaliers : Geçtiğimiz sezon şampiyonluğu finalde kaybeden Cavaliers, bu sezona daha iddialı giriyor.Şampiyonluğu kaybetmelerinde temel etken bana göre korkutucu Warriors takımı ile karşılaşmak değil ; yarı yolda Kyrie Irving ve Kevin Love gibi çok değerli 2 elemanı kaybetmek oldu.Lebron James takımını tek başına sırtlamaya çalışsa da finaller için performansı yeterli kalmadı ve Cavs tarihindeki ilk şampiyonluk fırsatını geri tepti. Yaz döneminde yaptıkları Mo Williams ve Richard Jefferson hamleleri takım için yerinde hamlelerdi.Özellikle Mo Williams'ın ne yapacağını merakla beklemekteyim.Lafı fazla uzatmadan Cavaliers'ın Doğu'yu domine edip ilk sırayı alacağına inanıyorum.

2- Chicago Bulls : Sezon biter bitmez Tom Thibodeau'yu kovan Bulls,Fred Hoiberg'i takımın başına getirdi.Thibodeau çoğu zaman Bulls'un içinde olan potansiyeli baltamasıyla olumsuz yönde ün yapmış bir koçtu. ( bana kalırsa da öyleydi.) Hoiberg'in NBA arenasında ilk koçluk deneyimi olsada Bulls'un olumlu işler yapacağına inanıyorum.Oldukça lüks bir pota altı kadrosu bulunan Bulls da temel sıkıntı Derrick Rose'un bir türlü sağlıklı kalamaması durumu.MVP 1 sezonu tam sağlıklı geçirse neler olur kendisini sevenleri eminim en çok bu soruyu soruyordur. Tabi diğer bir sakat Dunleavy de sezon boyu sakatlıklarla uğraşırsa Snell ve McDermott'un vereceği katkının önemi artacak.Bulls takımının önündeki en büyük engel sakatlık.

3- Atlanta Hawks :  Ne sezondu ama! Hawks geçtiğimiz sezon inanılmaz işler yaparak ligin en iyi 2.derecesini elde etmiş ve kulüp tarihindeki rekorların altını üstüne getirmişti.Play-offlarda beklenildiği gibi tecrübe faktörü onların yanında olmadı ve çoğu takım gibi onlarda sekmeye uğradılar.Yazın yapılan hamlelere bakacak olursa Tim Hardaway Jr. ilavesini yerinde buluyorum,Tiago Splitter ise zaten hali hazırda oldukça iyi bir 4 ve 5 numarası bulunan takıma ne gereği olduğunu pek anlamamış olsam da kalitesi belli bir isim.DeMarre Carroll gibi çok kıymetli bir oyuncusunu en büyük rakiplerinden Raptors'a kaptıran Hawks sezon içinde bunun cezasını çok çekecektir.Ancak bu noktada da gittikçe olgunlaşan bir Dennis Schröder gerçeği çıkıyor.Schröder her geçen üstüne koyarak ilerliyor ve NBA'nin all-around guardları arasına girmemesi için potansiyel bakımından bir sıkıntısı yok.Budenholzer'in Splitter-Millsap-Horford üçlüsünü nasıl kullanacağı sezon için anahtar olacak.Hawks'ın geçtiğimiz sezona göre gerilerde yer alacağını ama play-offda olumlu işler yapacağını düşünüyorum.

4- Toronto Raptors : Her sezona fırtına gibi girip kabus gibi noktalayan Raptors bu sezon değişmek istiyor.Bu doğrultuda birkaç iyi hamle de yapılmış olsa da yeterli mi göreceğiz.Yaz döneminde Aamir Johnson,Louis Williams ve Greivis Vazquez gibi önemli oyuncularını kaybeden Raptors DeMarre Carroll,Cory Joseph,Luis Scola ve Bismack Biyombo gibi oyuncuları renklerine bağladı.Carroll hamlesini yuvarlak içine almak gerek.Sezon ilerledikçe kıymeti anlaşılacaktır.Lowry-Rozan-Carroll ve Valanciunas dörtlüsünü bile bir arada oynarken hayal ettiğimde içim kıpır kıpır oluyor.Ben Raptors için bu senenin o sene olmasını diliyorum.

5- Milwaukee Bucks : Sanırım bahis oynama seçeneğim olsa NBA'nin 3 veya 4 seneki şampiyonunun Bucks olacağı üzerine oynardım.Oldukça iyi bir genç çekirdek kadrosu bulunan Jason Kidd'li Bucks bu sezona daha iddialı giriyor.Geçen sezon işler yolunda giderken takasın son günü yapılan MCW hamlesi ile takımı alaşağı eden yönetim,en azından bu yaz akıllı işler yaptı.Greivis Vazquez hamlesi 2 defa haneye + olarak yazar.Jabari Parker'ın sakatlıktan iyi bir şekilde döneceğini varsayarsak ligin tozunu atması uzak bir ihtimal değil.Yunan Antetokounmpo da her geçen gün büyüyor ve şehrin sorumluluğunu omuzlarına almaya hazır.Bucks'ın maçları kaçırılmamalı.

6- Miami Heat : Lebron James ile yollarını ayırdıktan sonra PO dışında kalan Miami,sabırlı bir sene geçirerek akıllı hamleler yaptı.Draft gecesi yapılan Justise Winslow seçimi draftın en büyük "steal"ı olurken Gerald Green'in takıma katılması da büyük artı.Dwyane Wade'in sağlık durumu Heat'in sezonda ne kadar zirveye çıkacağı hususunda 1.faktör olurken, Goran Dragic'in ise takım liderliğini eline sağlam bir şekilde alması gerekiyor.Gün geçtikçe başka bir boyuta çıkan Hassan Whiteside da kaldığı yerden devam edecektir.Miami'den yılın çaylağı bile çıkabilir,parlak bir sezon onları bekliyor.

7- Washington Wizards : Güzel bir seneydi ama güldük eğlendik bitti cümlesini kullanmamın en doğru olduğu takım sanırım Wizards.Çoğunlukla John Wall ve Paul Pierce önderliğinde geçtiğimiz sezonu idare eden Wizards için bu sezon işler sıkıntılı,Pierce'ın takımdan ayrılışının yanı sıra yaz döneminde kadroyu yeteri kadar güçlendiremeyen Wizards " tecrübe" faktöründen olsa gerek Gary Neal ve Alan Anderson gibi isimleri transfer etti. John Wall uzun süreli bir sakatlık yaşarsa PO dışında dahi kalabilirler,iyimser davranarak 7 yazıyorum.

8- Indiana Pacers :  Bu sezon ilgiyle takip edeceğim Pacers da 1.sebep elbetteki Paul George'un dönüşü olacak,Lebron'un belalısı PG'nin yeni sezonda neler yapacağı şehri için çok önemli olacak.Draft da Myles Turner'ı seçerek eksik olan pota altına bir takviye yapan Pacers, o bölgeye yaz transfer döneminde Jordan Hill gibi değerli bir parçayı ekledi.Yapılan en önemli takviye şüphesiz Monta Ellis hamlesi olurken, Ellis-George ikilisinin uyumuna göre daha üst sıralarda da yer alabilirler.Kendi kaderlerini kendileri çizecekler.

9- Detroit Pistons : Transfer dönemini belkide en hareketli geçiren takımlardan biri onlardı.Her ne kadar draft da Winslow'u niye seçmediklerini anlamasam da Stanley Johnson da kalitesi ve potansiyeli yüksek olan bir isim ve bu noktada telafi edilebilir kalıyor. Ağırlık olarak takımın bench sıkıntısı çektiği kısalara yönelen Pistons da Steve Blake ve Danny Granger hamleleri yazın en başarılı hamleleri olarak göze çarpıyor.

10- Charlotte Hornets : Frank Kaminsky seçimi saçma sapan bir seçim olsa da MJ'ye güvenenlerin sayısı azımsanmayacak derecede fazla.İyi bir kadro kurmuşken Winslow veya Johnson şu kadronun kreması olabilirdi ama MJ böyle yapmak istedi.Nicolas Batum ve Jeremy Lamb kendilerini daha da ön plana atma şanslarına erişeceklerdir.PO yapmalarını diliyorum ama zor.

11- Boston Celtics : Geçtiğimiz sezon ki peri masalının ardından Celtics'e gereksiz bir sorumluluk yüklendiği kanaatindeyim.Gerçi yüklenenler haksız da sayılmaz,tanking yaparlarken kendilerini birden PO da bulan Celtics o ortamda da harika mücadele etmişti.David Lee ve Aamir Johnson hamleleri 10 numara hamleler oldu onlar için ve özellikle Lee'nin vereceği katkıya bağlı olarak PO potasına yükselebilirler.

12- Orlando Magic :  Magic artık beklenen patlamayı yapma zamanının geldiğinin farkında mı değil mi bunu bize bu sezon gösterecek.Drafttan Mario Hezonja'yı seçen Magic yerinde bir hamle yaptı.Yine bir potansiyel vaat eden Shabazz Napier'ı da transfer eden Magic patlamaya hazır bir bombayı oluşturdu.Şimdi geriye kalan o bombanın nasıl patlayacağı,ben yine de bu sezon eğlenceli maçlar izletip sonuca gidemeyeceklerini düşünüyorum.

13-Brooklyn Nets :  Aslında buraya sadece Brook Lopez de yazsam olurmuş.Tamamen Brook Lopez'in omuzlarının üstünde PO'ya girebilen Nets az kalsın sezonu domine eden Hawks'ı eleyecekti bile! İyi bir pota altına sahip olsalar da Joe Johnson'ın ağırlık olarak istatistik kasacağı bir sene olacağı kanaatindeyim.

14- Philadelphia 76ers : Jahlil Okafor! Bu kadar uzunu ne yapacaklar hala yıllardır çözmüş değilim ama Okafor kişisel olarak da büyük hayranı olmuş olduğum bir oyuncu.Kimse onlardan şuan PO yapmalarını beklemiyor ama durduk yere acayip işler yapabiliyorlar.Potansiyelini Sacramento çöplüğünde harcamakta olan Niki Stauskas'ı renklerine bağlayan 76ers bu sezonun yine en renkli takımı olacak.

15- New York Knicks : Knicks için pozitif olmaya çalıştım ama ancak bu kadarını yapabildim,hazırlık maçlarında Carmelo dahil tüm takım olumlu görüntü vermiş olsa da her sene aynı tas aynı hamam diyebiliriz onlar için.Tabii bir de Porzingis gibi skandal bir seçimleri var.


BATI KONFERANSI

1- Houston Rockets : Geçtiğimiz sezon PO da yaptıkları şey olağanüstüydü ve kendilerinden nefret eden çoğu kişiyi bile saygı duydurttular. Josh Smith gibi bir virüsten kurtulup yerine Ty Lawson ve Marcus Thornton gibi çok kıymetli oyuncuları eklediler.Çoğu maçta Harden'ın eline bakan takımın artık 2.bir alternatifi var ve hatta Lawson çoğu maçta ön planda olacaktır.Harden'ın MVP için gereksiz şovlara girmeyip,pragmatik bir sene geçirmesi durumunda Rockets'ın alacağı mağlubiyet sayısı 20'den fazla olmayacaktır.

2- Golden State Warriors : Hawks için ne seneydi ama girişini yapmıştım ama aslında Warriors için bu tarz cafcaflı bir giriş gerek.NBA tarihinin en iyi 2.derecesini elde ettikten sonra "tecrübesizler yapamazlar" eleştirilerine inat PO'yu da kasıp kavuran ve şampiyonluğu alan Warriors güzel basketbolun karşılığını herkese sundu.Yaz döneminde David Lee gibi önemli bir ismi kaybetseler de çekirdek kadro korunmakta.Steve Kerr'in yansıttığı anlayış ortada,geçtiğimiz sezon ki başarıyı tekrarlamamaları için hiçbir sebep yok,tabi ki Stephen Curry'nin sağlıklı kalması durumunda.

3- San Antonio Spurs : Kağıt üzerinde en korkutucu takım Spurs desem yanılmış olmam herhalde.Zaten kusursuz olan kadrosuna LaMarcus Aldridge gibi -bence en iyi 4 numara- harika bir oyuncuyu ekleyen Spurs bunların yanında David West,McCallum ve Marjanovic gibi isimleri renklerine bağladı.Belinelli ve Splitter Spurs organizasyonuna veda eden isimler olsalar da yokluklarının çok aranacağını düşünmüyorum.Popovich'in rotasyon yapma olasılığını kenara bırakırsak onları zirveye yazardım ama böyle bir gerçeği atlayamadım.

4- Oklahoma City Thunder : OKC sonunda Scott Brooks kımılından kurtuldu ve yerine Billy Donovan'ı getirdi.Bulls ve OKC'nin bu kadar iyi olup aynı orantıda berbat koçlar tarafından yönetilmesine taraftarı olmamış olmama rağmen ben üzülüyordum.Draft da 14.sıra da yer alan OKC,Cameron Payne'ı alarak nefis bir hamle yaptı. Westbrook ve Durant ikilisinin 82 maç yan yana oynayacağını düşünür Enes ve Ibaka'nın da minimum oranda sakatlanacağını varsayarsak Batı liderliğini alabilirler.

5- Los Angeles Clippers : Clippers PO da yaşanan hayal kırıklığından sonra yazı dolu dolu geçirdi ama iyi mi oldu kötü mü oldu,sanki cevabım kötüden yana gibi.Paul Pierce hamlesi yerinde ve gerekli bir hamle olsa da Lance Stephenson ve Josh Smith hamleleri hoşuma gitmediler.Chris Paul bu kadroyu da şampiyon yapamazsa bıraksın gitsin tarzı ağır iddialar olsa da o kadar kolay olduğunu düşünmüyorum.

6- Memphis Grizzlies : Transfer dönemini sessiz sakin geçiren takımlardan ligin en iyi 3 savunma takımından biri olan Grizzlies, bu sezonda korkutucu Batı da en büyük silahı olan savunmasına güvenecek.Tony Allen,Zach Randolph ve Mike Conley gibi değerli savunma elemanlarına güvenen,Marc Gasol'ün liderliğine sığınan Grizzlies için keyifli bir sezon olacaktır.Matt Barnes hamlesi ne kadar yararlıdır tartışılır ama Grizzlies organizasyonuna katkı verecektir.

7- New Orleans Pelicans : Geride kalan sezonda şampiyonun bile kaderini Spurs'u normal sezonun son maçında yenişiyle çizen Pelicans,bu sezona Alvin Gentry yönetiminde girecek.Kadroda tek gereksiz bulduğum Eric Gordon yerine faydalı bir isim bulamasalar da yine martı kaşa(!) güveniyor olacaklar.Anthony Davis artık süperstar klasmanında oynayacağı bir sezona başlıyor ve bunu takımını PO'ya sokarak kanıtlamak zorunda.

8- Utah Jazz : Jazz artık pişeceği kadar pişmiş durumda ve bu sezon onlar için PO zamanı geldi.Giderek gerileyen bir Mavericks,üstüne koyamayan Kings,ne yapacağı muallak olan Suns ve eski gücünü arayan Lakers varken bundan daha uygun bir ortam bulmaları da zor.Tek üzüntüm Dante Exum'un çok talihsiz bir sakatlık yaşaması.Yine de Rudy Gobert ve Trey Burke liderliğinde harika bir sezon geçireceklerine inanıyorum.

9- Dallas Mavericks : DeAndre Jordan olayı yazın en flaş 3 olayından biri olarak hala geçerliliğini korumaktayken Mavericks sarsıntılı bir sezon öncesi geçiriyor.Hazırlık maçlarında galibiyeti bulunmayan ve dahası lige hiç de hazır bir görüntü çizmeyen Mavericks Monta Ellis gibi değerli bir oyuncusunu da kaybetti.Öyle ki pota altı için JaVale Mcgee'ye boyun eğdiler.(!) Wesley Matthews ve Deron Williams hamleleri kağıt üstünde oldukça iyi hamleler ama getirisi ne olur zaman gösterecek.Sezon bittiğinde "Ah be Jordan,keşke kabul etseydin o teklifi" nidaları yükselecektir Mavericks cephesinde.

10- Phoenix Suns : Suns her sezon eğlenceli basketbolu iliklerimize kadar yaşatsa da bir türlü PO göremedi ve hep çizgiden döndü.Draft günü Devin Booker'ın renklerine bağlayarak SG konusunda ki açığını bir nevi kapatan Suns, Dragic'ten sonra olan boşluğu bir türlü dolduramadı.Suns'un ne yapacağını kestirmek zor,Eric Bledsoe ve Brandon Knight'e bağlı bir sezon geçirecekler.

11-Sacramento Kings : Kadro çok güzel ama Sacramento... Ağzıma pelesenk olan bu söz tam anlamıyla bu sezon hakkını vermeye başladı.Her ne kadar eskisi gibi olmasa da Rajon Rondo,çok iyi bir şutör olan Marco Belinelli,nasıl bir skorer olduğunu hepimizin bildiği Rudy Gay ve korkutucu DeMarcus Cousins.Koç ise George Karl... Tüm bunlara rağmen hala PO'nun yakınından bile geçememeleri şaşıracağım hatta güleceğim bir durum olur.Merakla izleyeceğim.

12-Denver Nuggets : Emmanuel Mudiay aldığı eleştirilere rağmen çok sevdiğim bir oyuncu ve Nuggets'a gitmesiyle kariyerinin en olumlu kararını vermiş durumda.Nuggets kadrosu her ne kadar değerli elemanları bünyesinde barındırsa da 2012-2013 sezonunda başarının tekrarlanması çok ama çok zor.

13- Minnesota Timberwolves : Draftın ilk sırasından Karl-Anthony Towns'ı seçerek son 2 yılın ilk sırasını da kadroda bulundurma şerefine erişen Timberwolves artık tüm bunları icraata dökmek zorunda.Kevin Garnett gibi bir tecrübe abidesinin yanına Zach LaVine,Andrew Wiggins ve Towns gibi gençleri yerleştirmeyi başaran Sam Mitchell hesapladığını çarşıda da alırsa bu sezon daha üstleri görebilir.Yaz döneminde yapılan Nemanja Bjelica,Andre Miller ve Tayshaun Prince hamlelerinin de ne kadar güzel olduğuna da değinmek isterim.

14- Portland Trail Blazers : Lige damga vuran Portland kadrosundan geriye kalan tek isim Damian Lillard oldu.Kariyerinde belki de ilk defa bu kadar sorumluluk aldığını hisseden Lillard'ın en büyük suç ortakları Plumlee ve Vonleh olacak gibi duruyor.Yine de Blazers için bu sezon bir şey beklemek yanlış.Hatta tanking bile gelebilir.Lillard tıpkı Joe Johnson gibi istatistik kasacaktır.

15- Los Angeles Lakers : Kobe Bryant'ın son sezonu olması dolayısıyla Lakers cephesi için ayrı bir önem taşıyan bu sezon sanırım yine istedikleri gibi olmayacak.Efsaneye olabilecek en kötü vedayı yapmak için çabalasalar ancak bu kadar olurdu.Drafttan D'Angelo Russell gibi oldukça değerli bir elemanı renklerine katan Lakers, Brandon Bass ve Louis Williams gibi oyuncuları renklerine bağladı.Tüm bunların yanında Metta World Peace LA saflarına yeniden katıldı.Lakers yeni sezonun eğlenceli takımlarından biri olacak.


Son olarak bireysel ödül tahminlerim ; 

MVP : Anthony Davis
Yılın Çaylağı : Justise Winslow 
Yılın Koçu : Kevin McHale
Yılın Savunmacısı : Rudy Gobert ( Davis) 
MIP : Giannis Antetokounmpo


15 Eylül 2015 Salı

2015-2016 Şampiyonlar Ligi | Tahminler


UEFA Komitesi 18 Eylül 2014 günü Nyon da yaptığı açıklamayla 2015-2016 sezonundaki Şampiyonlar Ligi finalinin Milano da oynanacağını söylediğinde Inter ve Milan taraftarları o statta olup evlerinde kupa kaldırma hayalini kurmaya başlamışlardı bile. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve iki takım da Avrupa vizesi alamadılar.Yazımın konusu ne Inter'in yıllardır süregelen başarısızlığı ne de Milan'ın eski günleri arıyor oluşu. Şampiyonlar Ligi bu akşam başlıyor ve belki de kendimle sene sonunda eğlenmek için tutmayacak(!) tahminlerimi yazıya dökmek istedim.

Kim Kazanır ? = Geçtiğimiz sezon önüne gelen rakibi darmadağın ederek şampiyonluğa ulaşan Barcelona Suarez-Messi ve Neymar üçlüsüyle otoritelere göre en büyük favori konumunda. Ancak ben şampiyonluk yolunda altın tahmini Atletico Madrid'e veriyorum.Roja yaz transfer dönemini verimli geçirdi ve kadrosuna Jackson Martinez,Carrasco,Vietto,Kranevitter,Filipe Luis ve Borre gibi çok yetenekli isimleri kattı.Atletico Madrid'in şampiyonluğa ulaşacağını düşünüyorum.. ( Umarım bu tahminde yanılırım! :) ) 


Hangi Ülkenin Takımları En Başarılı Olur ? = İspanya bu sezon bir ilke imza attı ve 5 takımı birden Avrupa'nın en büyük arenasına yollamayı başardılar.İçlerinden en zor gruba düşen ise aralarına sonradan dahil olan Sevilla oldu. Real Madrid,Barcelona ve Atletico Madrid -ki benim kişisel favorim- gibi takımları düşündüğümüzde İspanya'nın erken bir kura çakışması olmazsa yarı finale üç takım sokacağı aşikar duruyor.Valencia'nın ve Sevilla'nın da gruptan çıkacaklarına inanıyorum.Almanya Bayern ve Wolfsburg dışında pek ümit vaat etmiyor bana.Leverkusen çok güçlü ancak zor bir grup çektiler.En çok merak edilen İngilizler ise bu sezon yine şampiyonluk umuduyla yola çıkıyor. Chelsea'nin içinde bulunduğu rezil durum,Arsenal'in Avrupa fobisini yenememesi,Manchester City'nin Avrupa da ki el ayak bağlanması ve Manchester United'ın da ne kadar hazır olduğu sorusu gibi sorunlar varken şampiyonluk planlarını bir süre daha ertelemek zorundalar.Ben İspanya diyorum.

Sürpriz Takım ? = Üç tane takımım var aslında bu merak edilen yer için.Sergiy Rebrov eşliğinde imkansız denilen şeyleri yapan ve hala yapmak isteyen Dynamo Kyiv ilk sürpriz adayım.Yarmolenko'nun maksimumunu oynaması halinde gruptan çıkacaklarına da inanıyorum. Yaz transfer dönemini sükseli geçiren Valencia diğer bir sürpriz adayım.Kolay ve sıkıcı bir grup gibi gözükse de Lyon,Gent ve Zenit ile aynı grupta yer alacaklar.Maçlardan gelecek kemik seslerini duyar gibiyim! Son olarak ise Malmo. Mucizeyi gerçekleştirerek Şampiyonlar Ligi'ne katılan İsveç ekibi kendini Real Madrid,PSG ve Shakhtar grubunda buldu ama kendilerinin küçümsenmeyecek bir takım olduklarını kanıtlayacaklardır.Son olarak Manchester City'nin de çeyrek finalden ilerisini göreceğine inanıyorum.

Düşüş Adayım ? = Kesin olarak Juventus,çok mu emin konuşuyorum bilmiyorum ama gruptan çıkacaklarına ihtimal vermekte zorlanıyorum.Vidal,Pirlo ve Tevez gibi kadronun en kilit beş elemanından üçünü kaybetmelerinin üstüne çok zor bir gruba düştüler.Son finalisti parlak günler beklemiyor.

Beklediğim,kilit maçlar = Memphis Depay'ın PSV deplasmanına çıkacağı maç , Di Maria'nın Bernabéu tribünlerine merhaba diyeceği maç ve Arsenal-Bayern maçları.

Gol Kralı =  Cristiano Ronaldo ve Lionel Messi'den başka bir ismi buraya yazmak beni farklı gösterebilir ama bunu yapmak istemiyorum.İkisinden biri olacaktır,plase isim arıyor olsaydım bunlar Neymar ve Antoine Griezmann olurdu.

4 Eylül 2015 Cuma

Florentino Perez Sessizliğini Bozdu


Yaz transfer dönemi boyunca Manchester United da çok iyi bir sezon geçiren David De Gea'yı renklerine bağlamak için uğraş gösteren Real Madrid ( daha doğrusu Florentino Perez ) skandal bir son dakika olayıyla transferi gerçekleştirememişti.Real Madrid Manchester United'ın söz konusu oyuncunun belgeleri geç gönderdiğini söylerken ; Manchester United ise tam aksine Real Madrid'e belgelerin zamanında teslim edildiğini Real Madrid'in belgeleri açamadığını savunmuştu.

İki kulüp arasında yaşanılan bu gerilimin yaratıcısı şüphesiz Real Madrid başkanı Florentino Perez'di.2013-2014 sezonunu Levante ile iyi bir şekilde geride bırakıp,Dünya Kupası'nda da şiirsel maçlar çıkaran Keylor Navas'ı takıma transfer eden Perez bu transferde aynı Navas'ı takas için kullanmak isterken 2 dakikadan fazla düşünmüşmüydü bilemiyorum.2014-2015 sezonunu Iker Casillas'ın gerisinde yedek kulübesinde geçiren Kosta Rika'lı kaleci, kaptanın bu yaz takımdan ayrılışıyla 1.kaleci konumuna gelmişti. ( Az daha elinden alınacaktı. )

Zengin bir iş adamı olan Florentino Perez futbol severlerin aklına parasından daha çok transferlerde yaptığı skandal hatalarla geliyor.Ronaldinho'yu medyatik bir yüze sahip olmadığı için takıma almayan ve onun yerine David Beckham'ı astronomik bir bedele transfer eden Perez, yine aynı dönemlerde Real Madrid takımının bel kemiği Claude Makélélé'yi bir çırpıda satacak kadar gözü karaydı.Yakın dönemde -her ne kadar oyuncuların bireysel isteği de olsa- Mesut Özil ve Angel Di Maria gibi önemli parçaları takımda tutmayan ve satan Florentino Perez ; yine takımın önemli parçalarından Keylor Navas'ı David De Gea transferinin takası olarak kullanmak istedi ama bu sefer futbol perileri ona engel oldu.


Real Madrid taraftarlarının ve Keylor Navas severlerin tepkisini çeken Florentino Perez dün gece "El Larguero" programına konuk oldu ve birçok olaya ışık tuttu.Röportajı aşağıda bulabilirsiniz. ( M=Muhabir ; FP=Florentino Perez ) 

M : Madrid'in kulüp üyelerinin De Gea transferi konusunda bilgilendirilmiş miydi? 
FP : Onlara söyledik.Yayınladığımız bir bildiriyle onları da konu hakkında bilgilendirdik.Transferin son günü ,sürenin bitimine 12 saat kala Manchester United , Jorge Mendes aracılığıyla transferin gerçekleşmesi için görüşmelere başlanabileceğini söylediler.Jose Angel Sanchez Manchester United ile görüştü ve anlaşmaya taraflar yarım saat içinde vardılar.Biz sözleşmeleri hazırladık ve onlara gönderdik.Ancak kimse ilgilenmedi.Manchester United De Gea'nın kulübüyle sözleşme uzatmak istemediğini biliyordu.Sadece spor odaklı bir sorun yoktu,sadece o evine yani İspanya'ya dönme arzusundaydı.

M : Niçin transfer döneminin son gününe kadar beklediniz ? 
FP : Transfer konusunda bizimle görüşmeye niyetleri olmadıkları için görüşmemiz de olmadı.Eğer onlar bize önceden bunu söyleselerdi,yani De Gea'nın satılık olmadığını söyleselerdi biz kararı saygıyla karşılayabilirdik.

M : Ya Pazartesi günkü gelişmeler ? 
FP : Oyuncunun gelmek için çabası vardı ve biz onu bırakamazdık.Saat 13:30 da Manchester United'ın elinde zaten transfer kontratları vardı.Sadece ekonomik düzeltmeler yapılacaktı.

M : Rakamlar sürekli arttı,20 milyona 10 milyon eklendi ? 
FP : Her neyse. Sözleşmeleri düzenledik ve gönderdik.Sözleşmede De Gea için ödenecek miktar ile onların Keylor Navas için ödeyeceği miktar vardı.Onların bunu değerlendirip geri göndermesi 8 saat sürdü.Manchester United'ın burada bir şeyi kasti olarak yaptığını düşünmüyorum,ama şaşırtıcıydı.Büyük bir anlaşma değildi.Doğruyu söyleyebilirim.Bize geri yolladıklarında saat geçmişti ve saate yakalandık.00:02 de sisteme giriş yaptık ve onların belgeleri göndermiş olduğu saat 00:00'ı gösteriyordu.Transferi kamuoyuna kapalı yapmak istedik.FIFA da biz de ve Manchester United da sistemin 23:59:59 da kapandığını biliyor.Transfer döneminin sona ermesinden sonra FIFA'ya belgeleri gönderdik.Talihsiz bir olay yaşadık ama yinede yaptık.Ben kimseyi suçlamak istemiyorum ama neden bir belgenin gönderilmesi 8 saat sürer veya neden transfer görüşmelere başlanabileceği transferin bitimine 12 saat kala bildirilebilir.Bir transferi gerçekleştirmek için kimsenin kapısında yatmak zorunda değiliz.

M : Ne yanlış gitti ? 
FP : Eğer başka bir takım bize gelse ve bizim herhangi bir oyuncumuzu satın almak istese vereceğimiz cevap oyuncunun satılık olmadığı yönünde olurdu.Oyuncuyu satmak istemiyorsanız satmazsınız. İşte United'ın de bize 31 Ağustos'a kadar söylemiş olduğu şey buydu.Onlara bunu önceden söyledik ama hala ilgisiz değildik.İlgimiz bitmediği için girişimlere devam ettik ve transferin önü açıldı.Olan gelişmelerde Manchester United'ın bir art niyeti olduğunu sanmıyorum.Ancak onların bu tarz konularda deneyim eksikliği yaşadığı ortada,tıpkı geçtiğimiz sezon Coentrao ve Athletic Club ile yaşadıklar Ander Herrera transferindeki olaylar gibi.

M : Coentrao derken ? 
FP : De Gea meselesinde yaşanılanlarla aynıydı.Aynı şekilde,aynı gün ve aynı saat içinde her şey oldu,tıpkı De Gea gibi.Onlar yeni bir ekipler ve belli ki bir deneyim eksikleri var.

M : Peki De Gea'nın geleceği hakkında ne diyeceksin ? 
FP : Ne olacağını bilmiyorum.Bir şey söylenecekse de söylemek için çok erken.

M : Ya Navas,o gideceğini biliyor muydu ? 
FP : Navas United'a gideceğini bilmiyordu çünkü bu konuda kimse bir şey bilmiyordu.Sevgilerimiz hala karşılıklı.Keylor'dan özür dileme gibi bir ihtiyacım yok veya ona daha yüksek para teklif etme ihtiyacım da yok.Her şey aynı.Olan oldu ve Keylor artık bunları biliyor.Kimsenin birbirini kırmasına sebep yok.


M : Casillas'ın gidişi ? 
FP : Casillas'a Porto'ya gidişi için yardım ettim,çünkü bize verdikleriyle bunu hak etmişti.Gitmeyi kendisi istedi.Eğer her şey planladığımız gibi giderse Porto ile gelecek yıl Santiago Bernabéu kupasında karşılaşacağız.

M : Sergio Ramos gidecek iddiaları çıktı ama sözleşme uzattı ? 
FP : Ramossuz bir Real Madrid'i hiç düşünmedim veya canlandırmadım.Gitmeyeceğinden emindim,öyle de oldu.

M : Rafael Benitez hakkında ne söyleyeceksin ? 
FP : Rafa Real Madrid için en iyi hoca.Buraya ilk geldiğimde 2009 yılında ona bu görevi vermeyi teklif ettim ama o sıralar Liverpool'daydı.

M : Raul merak ediliyor,kulübe dönmek isterse ? 
FP : Eğer ki Raul kulübe dönmek isterse onun için hep birlikte yer buluruz.Neresi olur bilmiyorum.




Kaynak : Çeviri MARCA,AS ve El Mundo Deportivo'nun metinlerinden çevrilmiştir.


27 Ağustos 2015 Perşembe

Real Madrid A Grubu'nda



Yapılan kura çekimiyle birlikte Real Madrid'in 2015-2016 sezonunda Şampiyonlar Ligi Grup Aşaması'nda ki rakipleri belli oldu.UEFA'nın torbalara getirdiği yeni kural gereği kuraya 2.torbadan
katılan Real Madrid ilk torbadan Fransa şampiyonu PSG'yi çekerken ; 3 ve 4.torbalardan sırasıyla Shakhtar Donetsk ve Malmo ile eşleşti.

Bu grubu D grubu ile birlikte ölüm grubu ilan etsem yanılmış sayılmam.PSG'nin gücünü sokaktaki küçük çocuklar bile bilirken ; bir ekol takımı olan Shakhtar ile son yıllarda büyük bir sıçrama gerçekleştiren Malmo hiç şüphesiz grupta şanslarını sonuna kadar zorlayacaklar.Maç günleri geldiğinde daha detaylı bir şekilde bu satırlarda değerlendirmemi yapacak olsam da ilk etapta bu grup bizlere neleri getirecek görelim.

Paris Saint Germain

PSG'li oyuncular bu grupta aslında ufak da bir eve dönüş partisi yaşayacaklar.İsveçli dünya yıldızı Zlatan Ibrahimovic Malmo alt yapısından çıktığı gün ile şuan ki gün arasında inanılmaz bir evrim geçirdi.Değişmeyen tek şey kibri desem yine yanılmış olmam.Transfer olmaması ve PSG de kalması durumunda İsveçli yıldız 25 Kasım günü evine dönecek.Diğer bir eve dönüş ise Angel Di Maria'dan.2013-2014 sezonunu Real Madrid ile muhteşem geçiren ve hak etmediği bir şekilde kulüpten "apar topar" yollanan Di Maria Bernabéu seyircisinin karşısına 3 Kasım günü çıkacak.PSG hali hazırda yukarıda bahsettiğim gibi grupta Real Madrid'in başına en çok bela açacak takım konumunda.Real Madrid'in orta sahasının savunma karnının PSG'ye oranla daha zayıf olduğunu söyleyebilirim,en azından rakip takımda Blaise Matuidi gibi bir ismin varlığı bunu söylemek konusunda beni rahatlatıyor.Yeni teknik direktör Rafael Benitez ile savunma sorunlarını gidermiş gibi gözükse de Fransız temsilcisi Real Madrid'in başına Lucas,Cavani,Ibrahimovic ve Di Maria gibi hücum silahlarıyla bela açabilir.

Shakhtar Donetsk

Gruplara elemelerden gelerek katılmayı başaran Shakhtar Donetsk gündemde daha çok Fred meselesiyle kaldı.Oyuncunun doping testinde başarısız olması ve maçlara çıkıp oynaması ilginç hikayelerden birine sahne oldu.Önce Fenerbahçe'yi sonra da Rapid Wien'i eleyen Ukrayna temsilcisi gruplara kalmayı başardı.Takımdan bir çok oyuncu ayrılsa da -ki kuşkusuz en önemlisi Douglas Costa- Shakhtar halen mevcut gücünü koruyan bir takım.Hücumda ki silahlarıyla iç sahada rakiplerinin başlarına dert açacaklardır.Bu noktada en kritik roller Fred,Bernard ve Alex Teixeria'ya düşüyor.Taison ve Marlos gibi oyuncularında gruptaki altı maç boyunca 'günlerinde' olmaları gerekiyor.Ukrayna'nın içinde bulunduğu savaş Shakhtar'ı olumsuz etkiler mi bunu zaman gösterecek.Maçlarını kendi sahalarında oynayamayan Shakhtar bir bakıma ev sahibi avantajını da yarı yarıya yitirmiş olacak.Grupta ilk 2 için kendilerine çok şans vermiyorum.


Malmo

Malmo bu gruba gelir gelmez Zlatan Ibrahimovic'in neler hissettiğini öğrenmek isterdim açıkçası.Gelecek vaat eden bir oyuncu olarak çıktığı Malmo'ye şimdi dünya yıldızı olarak rakip olacak Zlatan'ın maçlarda nasıl performans göstereceği merak konusu.Konu daha fazla Zlatan'a kaymadan Malmo'nun bu sezon fantastik işler yaparak gruplara kaldığını söyleyeyim.2.ön eleme turundan elemelere katılan Malmo Zalgris'i eleyip 3.turda Salzburg ile eşleşti.Peri masalı bu maçla birlikte başlayacaktı.Avusturya da ki maçı 2-0 yitiren Malmo rövanşta rakibine kurması gereken üstünlük olan 3-0'ı ilk 42 dakikada kuruyordu.Salzburg'u da geçip Play-Off da Celtic'in rakibi olan Malmo ilk maçı yine kaybetmesine rağmen İsveç de gol yemeden kazanıp gruplara kalıyordu.İsim Real Madrid bile olsa Malmo asla ve asla küçümsenmemesi gereken bir ekip.Hücum hattında Markus Rosenberg gibi tecrübeli bir ismi kadrosunda barındıran Malmo'nun Augsburg'dan kiraladığı Nikola Durdic kumarı ilk etapta tuttu.Malmo kariyerine iyi bir başlangıç yapan Durdic kritik maçlarda en iyilerden biri oldu.Malmo de temel sıkıntı savunma diyebilirim.Stoperlerinin sakatlığından Şampiyonlar Ligi eleme turlarında yeterince muzdarip olan Malmo'nun o bölgede orta saha orijinli Oscar Lewicki'yi dahi kullandığı olmuştu.Savunma zaafını çözemedikleri takdirde Fransa ve İspanya deplasmanlarında onları farklı tarifeler bekleyecektir.Gruba keyif katan ekip olurlar ancak Avrupa maceralarının 6 maç sonunda sona ereceğini düşünüyorum.


Real Madrid için söylenmesi gereken rakiplerin ne yapacağından çok kendilerinin ne yapacağı.Özellikle Cristiano Ronaldo ve Gareth Bale'in.La Liga'nın ilk haftasında Sporting Gijon karşısında -bana kalırsa- iyi bir oyun sergileyen ama bu iki ismin son vuruşlardaki beceriksizliğinden dolayı golü bulamayan Real Madrid bu oyuncuların kendine gelmesi durumunda grubu domine edecektir.İlk santranın yapılmasına 15 günden fazla bir süre olduğunu söylersem bu dediğimde kulağa mantıklı gelecektir.Guti Hernandez'in kura sonrası açıklamalarını yazarak incelemeye son vereyim.

"... Biz Avrupa'nın en iyisiyiz.Real Madrid'in kimseden korkmaya ihtiyacı yoktur.Kuradan çıkmasına sevinmediğim tek takım Shakhtar oldu,Roma'yı istiyordum.Nedeni ise soğuk havaya ve uzun bir yolculuğa maruz kalacağız.PSG güzel futbol oynayan bir ekip ama oyunu kilitleyen bir takım değiller ( Chelsea gibi ) ve böylece sizde kendi futbolunuzu oynayabilirsiniz.Bu tip takımlara karşı kötü gününüzde olsanız bile maç kazanma ihtimaliniz vardır..."

18 Mayıs 2015 Pazartesi

8 Takım,Tek Amaç


Amerika kıtasının kulüpler bazında en büyük ve en değerli kupası olan Copa Libertadores de heyecan kat sayısı her geçen gün daha fazla basamak çıkmaya devam ediyor.Geçtiğimiz hafta yapılan maçlardan sonra çeyrek final eşleşmeleri ortaya çıktı ve bize de müthiş futbol ziyafetini izlemek ve bu yazıda bu eşleşmeleri değerlendirmek kaldı.Eşleşmeler şu şekilde oldu : 

River Plate - Cruzeiro
Emelec - UANL
Santa Fe - Internacional
Guarani - Racing

River Plate - Cruzeiro 


Yukarı da ki fotoğrafı gördüğünüzde aklınıza muhtemelen ilk gelen şey futbolcuların terden kendilerini ferahlattığı olacaktır.Ancak kesinlikle öyle değil,geçtiğimiz Perşembe günü 1-0'ın rövanşında Boca Juniors deplasmanına giden River Plate ilk yarıdan istediği sonucu almış 0-0 ile soyunma odasına gitmişti.Ancak Bocalı taraftarların Riverli oyunculara portakal gazı ile yaptığı saldırı ve tüneli kaynakla delip girme çabaları dev maça gölge düşürdü ve hakem Dario Herrera maçı tatil etti.Conmebol maçın ertesi günü aldığı kararla maçın 3-0 River lehine tescil edileceğine ve Boca'nın Copa Libertadores'den men edileceğini işaret etti.Bütün bunların sonucunda River Plate çeyrek finalde Brezilya şampiyonu Cruzeiro'nun karşısına çıkacak taraf oldu.Cruzeiro ise son 16 da çekişmeli maçlar sonucu penaltılarla Sao Paulo'yu eleyerek çeyrek finale kalmıştı.

Çeyrek finallerde en görkemli gözüken eşleşme bu ve eşleşmenin ilk maçı 21 Mayıs da Arjantin de oynanacak.River cephesinde Kranevitter,Funes Mori,Driussi ve Ponzio olaylı Boca maçının ardından ciddi yanıklarla sahayı terk ettiler ve bir süre hastane de kaldılar.Marcelo Gallardo takımda kafaların rahat olduğunu söylese de bu maçın etkisinden kolay çıkacaklarını sanmıyorum,en azından çok çabuk çıkacaklarını.Brezilya'nın son şampiyonu Cruzeiro ise lige 2 maçta da aldığı mağlubiyetle giriş yaptı  ama bu maçlar da as oyuncularıyla mücadele etmediklerini belirtmek gerek.2 takımın da futbol olarak da moral olarak da en üst düzey de olmadığı bir eşleşme yaşayacağız.İsim olarak büyük ama kalite olarak bizi ufak çaplı hayal kırıklığına uğratacak maçlar izleriz.

Favorim : Cruzeiro 

Emelec - UANL


Ekvador temsilcisi Emelec ile Meksika temsilcisi UANL'ın karşı karşıya geleceği bu maçta ise 2 taraf çeyrek finale çok kolay gelmedi.Emelec Libertadores de Internacional,The Strongest ve Universidad de Chile gibi zor takımların bulunduğu ölüm grubuna düşerken grupta son maçlar öncesi ilk 2'nin dışında yer alan taraftı.Ancak sahasında LaU'yu geçen Emelec,Internacional'in de The Strongest'i yenmesiyle son 16 biletini alan taraf oluyordu. Son 16 da Kolombiya temsilcisi Atletico Nacional ile eşleşen Emelec ilk maçı Ekvador da domine eden taraf olup 2-0 kazanıyordu.Rövanşında Kolombiya da Alexis Henriquez'in golüyle son dakikalara kadar elenme korkusu yaşasalar da Emelec maçın sonunda çeyrek final biletini alan taraf oluyordu.UANL ise Emelec'e nazaran rahat bir ilk aşama geçirdi.River Plate,Juan Aurich ve San Jose'nin bulunduğu gruba düşen Meksika temsilcisi grubun 6 maçta 14 puanla mağlubiyetsiz tamamlayarak liderlikle bir üst tura yükselmeye başardı.Son 16 da gruplar da olduğu gibi bir başka Bolivya temsilcisi Universitario ile eşleşen UANL,ilk maçı Bolivya deplasmanında daha dakika dolmadan gol yemesi ile başlamasına rağmen 1-0 geriden 2-1 dönüp kazanıyordu,rövanşta da aynı şekilde ilk dakika da golü yese de beraberlik golünü bulan UANL zorlansa da çeyrek finale çıkmayı başarıyordu.

İlk maç 19 Mayıs da Ekvador da oynanacak,Emelec'in LDU Quito ile oynayacağı maç ileri bir tarihe ertelendi ve tüm camia bu maça konsantreler desek yanılmış olmam.Emelec'in maç eksiğiyle de olsa zirveden 8 puan geriye düşmüş olması Copa Libertadores'e daha çok ağırlık verecekleri anlamına geliyor.Lig de özellikle Barcelona SC deplasmanında çok kötü oyun oynayan Emelec de akıllar net şekilde Atletico Nacional maçındaydı,tutunacak son dalları bu kupa diyebilirim.UANL cephesinde de durumlar farklı değil,Liga MX Clausura'yı domine edip zirvede tamamlamasına rağmen play-offlarda Santos Laguna'ya elen UANL bu kupaya daha çok ağırlık vermeye başlayacak.Çok sert ve çekişmeli maçlar izleyeceğimizi düşünüyorum,gol oranı da diğer maçlara oranla az olacaktır.UANL benim kanadım da ağır basan taraf.

Favorim : UANL

Santa Fe - Internacional


Galibini en çok merak ettiğim eşleşme desem yalan söylemiş olmam,sezon boyunca beğeni ile takip ettiğim üç takımdan ikisi eşleşti ve iki harika maçın bizi beklediğine inanıyorum.Grup aşamasında Atletico-Mineiro,Atlas ve Colo Colo ile eşleşen Santa Fe , Atlas ve Colo Colo'yu her iki maçta da yense de Atletico Mineiro'ya karşı iki maçta galip gelemedi.Monterrey'den kiralanan Wilson Morelo'nun Santa Fe'nin çeyrek final yürüyüşünde ki önemli payını da es geçmek istemiyorum bu arada.Santa Fe son 16 da Arjantin temsilcisi Estudiantes ile eşleşti,ilk maçı deplasmanda oynayan Santa Fe ilk yarıyı 2-0 geride kapatsa da son 10 dakika da Morelo'nun attığı golle sahasına avantajlı dönen taraf oluyordu.Kolombiya da rakibini 2-0 yenen Santa Fe çeyrek finale yükseliyordu.Internacional ise Emelec,Universidad de Chile ve The Strongest'in bulunduğu gruptan lider olarak çıkmayı başarıyor ve son 16 turunda Santa Fe'yi gruplar da her iki maçta da rezil eden Atletico Mineiro ile eşleşiyordu.Internacional deplasmanda 2-2 berabere kalsa da sahasında işi 3-1'lik galibiyetle bitirerek çeyrek finale yükselmeyi başarıyordu.


Santa Fe Kolombiya da üst üste aldığı iki mağlubiyetle play-offlara girmeyi başaramadı ve sezonu kapattı.Internacional ise yeni sezonun ilk maçında berbat bir sonuç alsa da hafta sonu Avai karşısında nispeten zorlansa da galibiyet almayı başarıyordu.Her iki takım da göze hoş gelen,seyirciyi sıkmayan bir futbol oynuyor.Internacional'in hücum oyuncularının ismi bile kağıt üstünde insanı heyecanlandırmaya yeterken Santa Fe'nin yetenekli isimlerinin de bir hayli fazla olması bu eşleşmeyi cezbeder kılıyor.Kolombiya da ki maçın gollü beraberlikle biteceğine inanıyorum,Brezilya da ki maçta ise düğümün çözüleceğini düşünüyorum.Internacional sezon başından beri Boca Juniors ile kupa da ki en büyük iki favorimden biriydi.Boca'nın taraftarlarının yaptığı aptallık ( düpe düz aptallık Bocalılar kusura bakmasın ) onlara fazla pahalıya patladı ve Internacional benim gözümde tek kaldı.Yine de zaman gösterecek.

Favorim : Internacional


Guarani - Racing


Grup aşamasında iki kez karşılaşan Guarani ve Racing çeyrek finalde yine birbirlerinin karşısına dikildiler.Racing ve Guarani ; Deportivo Tachira ve Sporting Cristal ile birlikte 8.grupta yer alıyorlardı.Bu iki takımın karşı karşıya geldiği maçları masaya yatıracak olursak ilk kozlar Arjantin de paylaşıldı.Racing sahasında Guarani'yi ağırlarken dengede giden maçta farkı yaratan oyuncu bu sene kupaya damgasını vuran oyuncu Gustavo Bou oluyordu,Bou'nun hat-trick yaptığı maçta Racing rakibini 4-1 yeniyordu.Paraguay da ki maçta Santander ve Palau'nun golleriyle 2-0'lık sonuçla rövanş alınsa da her iki maçta da farkı yaratan belirli oyuncular oluyordu.Racing grubu lider tamamlayıp Montevideo ile eşleşiyordu.Uruguay deplasmanında beraberliği son dakika da kurtaran Racing , Arjantin de işi bitirip çeyrek final biletini alıyordu.Guarani ise Corintihans karşısına çıkıyordu,her iki maçta da rakibini mağlup etmeyi başaran Guarani çeyrek finalde gruplarda bir kere yenip bir kere yenildiği Racing'in karşısına çıkmaya hak kazanıyordu.


Maçların yine grup aşamasında ki maçlara benzeyeceği kanaatindeyim,ilk maçın Paraguay da olması Racing için çok büyük bir avantaj.Racing için diğer büyük bir avantaj ise bu sene kupanın en iyi oyuncusu Gustavo Bou'nun kendileri için ter döküyor olması.Guarani de de farkı yaratan oyuncular olsa da hiç biri Gustavo Bou kadar karakter koyamıyor,Bou iyi oynayamadığı maçlarda sahadan silinse de gününde olduğunda Racing'in kazanma ihtimali de %75 artıyor.İki takım da eşleşmeye çok formda giriyor,Guarani de Racing de son maçlarında mağlubiyet yüzü görmedi.Guarani en son 26 Nisan da , Racing ise en son 8 Nisan da maç kaybetti.Ben çok zevkli maçlar izleyeceğimizi ve Arjantin ekininin yarı finale yükseleceğini düşünüyorum.

Favorim : Racing


13 Mayıs 2015 Çarşamba

Copa America 2015 | Kadrolar



Güney Amerika kıtasının en büyük kupası Copa America 11 Haziran akşamı Şili'nin ev sahipliğinde resmen başlayacak ve biz de 25 gün boyunca enfes bir organizasyonun tadını çıkaracağız,bu yazıda takımların kadrolarını topladım. ( değerlendirmeler çok yakında. )



A GRUBU

Şili

Kaleciler : Claudio Bravo, Johnny Herrera, Paulo Garces.

Defanslar : Gonzalo Jara, Gary Medel, Mauricio Isla, Eugenio Mena, Jose Rojas, Miiko Albornoz, Juan Cornejo.

Orta Sahalar : Jean Beausejeour, Arturo Vidal, Matias Fernandez, Jorge Valdivia, Carlos Carmona, David Pizarro, Rodrigo Millar, Charles Aranguiz, Marcelo Diaz, Jose Pedro Fuenzalida, Felipe Gutierrez, Fernando Meneses, Marco Medel.

Forvetler : Alexis Sanchez, Mark Gonzalez, Eduardo Vargas, Mauricio Pinilla, Junior Fernandes, Edson Punch, Angelo Henriquez

Menajer : Jorge Sampaoli



Meksika

Kaleciler : Jose de Jesus Corona, Alfredo Talavera, Meliton Hernandez.

Defanslar : Rafael Marquez, Adrian Aldrete, Hugo Ayala, Julio Dominguez, Gerado Flores, Efrain Velarde, Miguel Angel Herrera, George Corral, Carlos Salcedo.

Orta Sahalar : Juan Carlos Medina, Javier Aquino, Marco Fabian, Luis Montes, Javier Guemez, Mario Osuna.

Forvetler : Raul Jimenez, Vincente Matias Vuoso, Eduardo Herrera, Enrique Esqueda.

Menajer : Miguel Herrera





Ekvador

Kaleciler : Maximo Banguera, Alexander Dominguez, Librado Azcona, Esteban Dreer.

Defanslar : Walter Ayovi, Juan Carlos Paredes, Frickson Erazo, Gabriel Achilier, Oscar Bagui, Arturo Mina, Mario Pineida, Robert Arboleda, John Narvaez, Luis Romero.

Orta Sahalar : Antonio Valencia, Christian Noboa, Jefferson Montero, Michael Arroyo, Renato Ibarra, Fernando Hidalgo, Pedro Quinonez, Juan Cazares, Jonathan Gonzalez, Osbaldo Lastra, Angel Mena, Pedro Larrea.

Forvetler : Jaime Ayovi, Enner Valencia, Fidel Martinez, Miller Bolanos.

Menajer : Gustavo Quinteros



Bolivya

Kaleciler : Romel Quinonez, Hugo Suarez, Jose Penarrieta.

Defanslar : Diego Bejarano, Miguel Hurtado, Ramiro Ballivian, Marvin Bejarano, Alejandro Morales, Abraham Cabrera, Edemir Rodriguez, Ronald Eguino, Edward Zenteno, Cristian Coimbra, Ronald Raldes.

Orta Sahalar : Danny Bejarano, Walter Veizaga, Damir Miranda, Alejandro Malean, Sebastian Gamarra, Alejandro Chumacero, Pablo Escobar, Jhasmani Campos.

Forvetler : Damian Lizio, Martin Smedberg-Dalence, Gustavo Pinedo, Alcides Pena, Rodrigo Ramallo, Juan Carlos Arce, Marcelo Martins Moreno, Ricardo Pedriel.

Menajer : Mauricio Soria



B GRUBU

Arjantin

Kaleciler : Sergio Romero, Nahuel Guzman, Mariano Andujar, Agustin Marchesin.

Defanslar : Pablo Zabaleta, Facundo Roncaglia, Ezequiel Garay, Martin Demichelis, Nicolas Otamendi, Federio Fernandez, Marcos Rojo, Milton Casco, Lucas Orban.

Orta Sahalar : Javier Mascherano, Lucas Biglia, Ever Banega, Roberto Pereyra, Fernando Gago, Angel Di Maria, Federico Mancuello, Maxi Rodriguez, Enzo Perez, Erik Lamela, Javier Pastore.

Forvetler : Lionel Messi, Nicolas Gaitan, Sergio Aguero, Carlos Tevez, Ezequiel Lavezzi, Gonzalo Higuain.

Menajer : Gerardo Martino



Uruguay

Kaleciler : Fernando Muslera, Martin Silva, Rodrigo Munoz.

Defanslar : Maximiliano Pereira, Matias Aguirregaray, Jose Maria Giemenez, Diego Godin, Sebastian Coates, Emiliano Velazquez, Gaston Silva, Alvaro Pereira, Mathias Corujo, Jorge Fucile.

Orta Sahalar : Camilo Mayada, Alvaro Gonzalez, Carlos Sanchez, Egidio Arevalo Rios, Walter Gargano, Guzman Pereira, Nicolas Lodeiro, Cristian Rodriguez, Giorgian De Arrascaeta.

Forvetler : Diego Rolan, Jonathan Rodriguez, Edinson Cavani, Christian Stuani, Abel Hernandez.

Menajer : Oscar Tabarez



Paraguay

Kaleciler : Justo Villar, Anthony Silva, Joel Silva, Alfredo Aguilar.

Defanslar : Paulo Da Silva, Marcos Caceres, Miguel Samudio, Ivan Piris, Jorge Moreira, Fabian Balbuena, Bruno Valdez, Saul Salcedo.

Orta Sahalar : Victor Caceres, Osvaldo Martinez, Nestor Ortigoza, Richard Ortiz, Celso Ortiz, Oscar Romero, Osmar Molinas, Eduardo Aranda, Jonathan Fabbro.

Forvetler : Roque Santa Cruz, Lucas Barrios, Nelson Haedo Valdez, Oscar Cardozo, Edgar Benitez, Hernan Perez, Derlis Gonzalez, Raul Bobadilla.

Menajer : Ramon Diaz



Jamaika

Kaleciler : Ryan Thompson, Duwayne Kerr, Dwayne Miller, Damion Hyatt.

Defanslar : Wes Morgan, Jermaine Taylor, Michael Hector, Daniel Gordon, Adrian Mariappa, Hughan Gray, Alvas Powell, Richard Dixon, Kemar Lawrence.

Orta Sahalar : Je-Vaughn Watson, Rodolph Austin, Joel Grant, Lance Laing, Garath McCleary, Shaun Cummings, Jobi McAnuff, Omar Holness.

Forvetler : Allan Ottey, Michael Seaton, Giles Barnes, Darren Mattocks, Simon Dawkins, Deshorn Brown, Romeo Parkes, Andre Clennon, Dino Williams.

Menajer : Winfried Schafer



C GRUBU

Brezilya

Kaleciler : Jefferson, Diego Alves, Marcelo Grohe, Neto.

Defanslar : Fabinho, Marcelo, Filipe Luis, Danilo, David Luiz, Marquinhos, Thiago Silva, Miranda, Gil.

Orta Sahalar : Luiz Gustavo, Elias, Fernandinho, Casemiro, Willian, Philippe Coutinho, Everton Ribeiro, Douglas Costa, Felipe Anderson, Fred, Rafael Alcantara, Kaka.

Forvetler : Neymar, Robinho, Roberto Firmino, Diego Tardelli, Leandro Damiao.

Menajer : Dunga



Kolombiya


Kaleciler : Cristian Bonilla, David Ospina, Camilo Vargas.

Defanslar : Darwin Andrade, Santiago Arias, Pablo Armero, Eder Alvarez Balanta, Pedro Franco, Francisco Meza, Johan Mojica, Jeison Murillo, Carlos Valdes, Cristian Zapata, Camilo Zuniga.

Orta Sahalar : Abel Aguilar, Edwin Cardona, Juan Cuadrado, Fredy Guarin, Alexander Mejia, Juan Quintero, Andres Renteria, James Rodriguez, Carlos Sanchez, Edwin Valencia.

Forvetler : Carlos Bacca, Radamel Falcao, Teofilo Gutierrez, Victor Ibarbo, Jackson Martinez, Luis Muriel.

Menajer : Jose Pekerman




Peru

Kaleciler : Pedro Gallese, Diego Penny, Salomon Libman.

Defanslar : Luis Advincula, Carlos Zambrano, Pedro Requena, Hansell Riojas, Christian Ramos, Yoshimar Yotun, Jair Cespedes, Alexander Callens, Gustavo Dulanto.

Orta Sahalar : Josepmir Ballon, Edwin Retamoso, Carlos Lobaton, Carlos Ascues, Joel Sanchez, Rinaldo Cruzado, Paolo Hurtado, Juan Manuel Vargas, Christian Cueva, Cristian Benavente, Paulo Albarracin.

Forvetler : Andre Carrillo, Jefferson Farfan, Paolo Guerrero, Claudio Pizarro, Irven Avila, Daniel Chavez.

Menajer : Ricardo Gareca





Venezuela

Kaleciler : Alain Baroja, Wuilker Farinez, Daniel Hernandez.

Defanslar : Gabriel Cichero, Grenddy Perozo, Andres Tunez, Juan Fuenmayor, Wilker Angel, Alexander Gonzalez, Roberto Rosales, Fernando Amorebieta, Oswaldo Vizcarrondo.

Orta Sahalar : Rafael Acosta, Ronald Vargas, Franklin Lucena, Cesar Gonzalez, Yohandry Orozco, Tomas Rincon, John Murillo, Luis Manuel Seijas, Juan Arango, Alejandro Guerra.

Forvetler : Edder Farias, Gelmin Rivas, Christian Santos, Fernando Aristeguieta, Nicolas "Miku" Fedor, Mario Rondon, Josef Martinez, Salomon Rondon.

Menajer : Noel Sanvicente