28 Eylül 2014 Pazar

Rekorların Adamı | Cristiano Ronaldo



Cristiano Ronaldo dos Santos Aveiro.. Portekiz'li futbolcu 2014-2015 futbol sezonuna da flaş bir giriş yapmayı başardı ve bunu da devam ettirecek gibi duruyor.Son günlerine yaklaştığımız şu Eylül ayını domine etmeyi başaran Portekiz'li Real Madrid formasıyla bir çok rekoru alt üst etti.Bu rekorları kısaca derleyerek aktarmak istedim.

Real Madrid formasıyla çıktığı 255 maçta 265 gole imzasını atan Portekiz'li futbolcu kırılması güç bir başarıya ulaştı.Maç başında 1.04 gibi harika bir gol ortalaması tutturan Cristiano son olarak Villarreal'e attığı golle kulüp tarihinin büyük efsanesi Carlos Santillana'yı geride bırakarak liste de 3.sıraya yerleşti. ( Lig de atılan gol sayılarından bahsediyorum.Cristiano'nun ligde 187,Santillana'nın 186 golü var. ) 

- Real Madrid formasıyla bu sezon La Liga da 5 maça çıkan Cristiano Ronaldo sadece Real Sociedad deplasmanında takımını yalnız bıraktı,Portekizli La Liga'nın 6.haftasını tamamlarken ligde 10 gole ulaşmayı başardı ve bunu lig tarihinde yapmayı başaran ilk Real Madrid'li futbolcu oldu.

- Son olarak Salı gecesi Elche karşısında 4 gol atmayı başaran Cristiano ; Real Madrid formasıyla La Liga 21. kez hat-trick yaparak kulübün en büyük efsanesi 22 hat-trickli Alfredo Di Stefano'ya bir adım daha yaklaştı.Tüm kulvarları baz alırsak Cristiano'nun 25 hat-trick'i bulunmakta ; Arjantin'li Alfredo Di Stefano'nun ise Real Madrid formasıyla tüm kulvarlar da 28 tane hat-trick'i bulunuyor.


.. Cristiano Ronaldo Real Madrid formasıyla daha çok gol atacak gibi duruyor.Real Madrid formasıyla son 5 maçta 10 gol atmayı başaran Portekiz'li sezona harika bir giriş yaptı.Bir çokları ondan nefret etse de o bunu kafaya takmıyor ve bu olayı şöyle açıklıyor ; 

" Sizin sevginiz beni güçlü yapar,nefretiniz ise durdurulamaz." 




12 Eylül 2014 Cuma

Liga MX Apertura'dan Satır Başları



Meksika futbolunun en üst seviyesin de ki ligin 68.yılı da bu sene çetin bir yarışa sahne olacağa benziyor.Liga MX Apertura da şimdiden 7 hafta geçmişken liderlik yarışı defalarca el değiştirdi.Yazıma başlamadan önce ligin genel akışıyla ilgili kısa bir bilgi vermek istiyorum.

Meksika Ligi ; Liga MX Apertura ve Liga MX Clasura olarak iki farklı klasmanda oynanmaktadır. 18 takımın mücadele ettiği bu liglerde 17 maç sonunda ilk 8 sırayı alan takım şampiyonluk kupasını kazanmak için play-off mücadelesine girmektedirler.Ligi ilk sırada bitiren takım 8.sırayı alan takımla ; 2. takım 7. ile ; 3.takım 6.ile ve son olarak 4.takım 5.ile mücadele etmektedir.Tüm eşleşmeler elemeli iki maçtan oluşurken en çok gol avantajına sahip olan takım üst tura çıkmaktadır.Liga MX Apertura ve Liga MX Clasura'yı geçen sezon Club Leon takımı kazanmıştır.

Şimdi gelin 7 haftası geride kalmış olan Liga MX Apertura da ki takımların form durumlarını,öne çıkan oyuncuları ve yıldız olmaları muhtemel isimleri değerlendirelim.

1.Club América :  Maçlarını 105.000 kişilik Estadio Azteca da oynayan América sezona en iyi giren takım oldu.Kulübün başında geçen sene taraftarların dahi istemediği Antonio Mohamed bulunurken América şimdiye kadar 7 haftası geçen bu ligde sadece 1 mağlubiyet gördü ve 16 puanla zirvede.Ligin en çok gol atan takımı olan América da gol yükünü attığı 4 golle Oribe Peralta çekti.Ağustos sonunda Atletico Madrid'e sattıkları genç oyuncuları Raul Jimenez de ligde 4 gol atmayı başarmıştı. ( Şimdiden bu oyuncunun çok büyük bir futbolcu olacağını belirteyim.)

Dikkat Çeken İsimler :  Takımın 10 numarası Paraguay'lı Osvaldo Martinez  şu ana kadar takımın saha içinde ki patronu görevini görmekte.Yetenekli bir oyuncu olmasının yanı sıra çokta zeki bir isim olan Martinez'in performansı yüksek olduğunda América'nın kazanma şansı da o kadar artıyor.Dünya Kupası'nda Meksika ile takdire şayan bir performans ortaya koyan Miguel Layun da takımın dikkat çeken isimlerinden biri,başarılı oyuncu tatilden de diğer arkadaşlarına nispeten geç dönmesine karşın zindeliğiyle dikkat çekti ve ligde şu anda 1 golü var.ABD'li defans oyuncusu Ventura Alvarado ise az maçta forma almasına karşın benim dikkatimi çekmeyi başaran isimlerden biri oldu.

2.Monterrey :  2013 yılını hayal kırıklığıyla kapatan Monterrey yeni teknik adamı Carlos Barra yönetiminde sezona oldukça iyi bir giriş yapmayı başardı.Tıpkı Club América gibi oynadığı 7 maçta sadece 1 mağlubiyet alan Monterrey ligin gol kralını kadrosunda barındırıyor.Kolombiya'lı Dorlan Pabon ligde şu ana kadar toplam 7 gol atmayı başarırken bu alanda zirveyi ele geçirdi.

Dikkat Çeken İsimler : Yukarıda da belirtmiş olduğum gibi Monterrey de şu ana kadar dikkatleri en çok üzerine çeken isim gol kralı Dorlan Pabon oldu.Pabon attığı birbirinden nefis gollerinin yanı sıra takım arkadaşlarına verdiği rahatlık ile de dikkat çekti.20 yaşında ki ABD'li Joaquin Hernandez de 2 maçta forma giymesine karşın 1 gol atmayı başararak dikkatimi çeken diğer bir isim oldu.Paraguay'lı Juan Rodrigo Rojas ise takımın saha içinde ki savaşçı orta sahası rolünde dikkat geçerken Cesar Delgado ise maestro rolünü layıkıyla yerine getirmeye devam etmekte.21 yaşında ki savunma oyuncusu Bernardo Hernandez'in daha fazla oynatılması ihtimali içimi bu sezon başı heyecanlandırsa da henüz bu oyuncu 1 maçta forma giydi.


3.Club Atlas : Zirveyi 2 puan geriden takip eden Atlas ise geçen sezon son anlarda kaçırdığı şampiyonlukların yaralarını teknik direktörleri Tomas Boy ile sarma derdinde.Gol atmaktan önce gol yememeyi hedefleyen Atlas'ın uzun vadede bu planının işe yarayacağını düşünmekteyim.Şuan için hedefe ulaşma konusunda gayet emin adımlarla ilerliyorlar.

Dikkat Çeken İsimler : Kulüpte dikkatleri en çok üzerine çeken isimlerden olan Jahir Barraza lig maçlarında olmasa da kupa maçlarında kendini izleyiciye ispatladı.20 yaşında ki orta saha oyuncusu Arturo Gonzalez de Boy'un en güvendiği isimlerden biriyken sağlam yapısıyla ve yüksek tekniğiyle dikkat çekiyor.Ligde forma giydiği 4 maçta 2 gol atan Martin Barragan da takımın gole ihtiyacı olduğu anlarda başvurulacak isimlerden biri.


4.Santos Laguna :  Ligin seyir zevki yüksek takımlarından Santos Laguna da Pedro Caixinha yönetiminde ilerisi için umut saçmaya devam ediyor.Tıpkı Atlas gibi bir futbol anlayışı benimsemesine rağmen Atlas'a oranla daha çok zevk veren Santos Laguna da gol yükünü Andres Renteria çekiyor.Kolombiya'lı oyuncu ligde forma giydiği 7 maçta 3 gol atmayı başardı.

Dikkat Çeken Oyuncular :  Orta saha oyuncusu Nestor Calderon Meksika futbolu adına beni ümitlendiren isimlerden biri.Her ne kadar yaşı 25 olsa da kendini 17 yaşında ki bir genç futbolcu gibi ispatlamaya çalışan Calderon takımın en çalışkan isimlerinden biri,takımın en golcü ismi Renteria ise fırsatçılığıyla Kolombiya taraftarlarına önümüzde ki yıllarda mutluluk verecektir.Defans oyuncusu Jose Javier Abella ise takımın 5 gol yemesinde ki en önemli pay sahiplerinden olarak dikkat çekerken ilerisi için umut veriyor.20 yaşında ki defans oyuncusu Sergio Ceballos da ümit veren bir isim.Laguna yukarıda da belirtmiş olduğum gibi izlemesi keyif veren bir takım ve gençlere şans vermekten kaçınmayan bir takım.Bu sezon büyük işler yapmalarını umuyorum.


5.Pachuca : Çılgın teknik adamı Enrique Meza yönetiminde lige güzel bir başlangıç yapan Pachuca da ilk haftalarda işler istenilen gibi gitmese de özellikle Atlas ve Leon galibiyetleri takıma büyük moral depoladı.Gol yükünü Arjantin'li Ariel Nahuelpan'ın çektiği Pachuca takımında ilerisi için sıkıntı çıkaracak tek sorun oyunun sadece 2-3 kişi arasında çizilmesi olarak gösterilebilir.Alustiza,Carreno ve Nahuelpan'ın formsuzluk sıkıntısı çektiği maçlarda ne yapacaklarını merakla bekliyorum.

Dikkat Çeken Oyuncular : Genç orta saha oyuncusu Erick Gutierrez özellikle takım da forma giydiği maçlarda dinamizmi ile dikkatimi çekmeyi başarırken takımın güveneceği isimlerden biri.Yaşından çok olgun oynayan Gutierrez ileri ki yıllarda Avrupa'ya yüksek bir bedele transfer yapabilir.Diğer bir isim ise genç forvet oyuncusu Hirving Lozano.Lozano ligde 3 gol atmayı başarırken Meksika'nın 2018 Dünya Kupası'nda ki forvetleri listesinde ilk sıralarda yer almayı hak edecek işler yapmaya devam ediyor.


6.Chiapas :  Sergio Bueno yönetiminde lige fena sayılmayacak bir giriş yapıp play-off potasında yer alan Chiapas sezonun sürpriz ekiplerinden biri olarak dikkat çekti.Bunun yanında América ve Leon'dan sonra ligin en golcü takımı olan Chiapas da gol yükünü uzun bir İspanya yolculuğundan sonra Meksika'ya geri dönen Emiliano Armenteros çekiyor.Ligin keyif veren futbollarından birini oynayan Chiapas da tek sıkıntı takımın yaş ortalamasının diğer takımlara nazaran fazla olması.

Dikkat Çeken Oyuncular : Bu kadar tecrübeli oyuncu arasından dikkatimi çeken genç oyuncu sayısı azken bunların arasına girmeyi başaran Brezilya'lı savunma oyuncusu Bruno Pires oldu.Pires ligde forma giydiği maçlarda ki sağlam duruşu,topa müdahalelerinde ki başarısı ve kafa toplarında ki isabet oranı ile dikkat çekerken Brezilya da geleceğinin olduğunu ispat etti.Kendini yeniden bulan Arjantin'li 33 yaşında ki Vicente Vuoso ise gollerini sıralamaya devam ediyor.


7.Toluca : José Cardozo yönetiminde ligde Paraguay futbol esintisini en çok yaşatan takım olan Toluca da geçen sezon bıraktığı yerden devam ediyor.Bileği bükülmesi zor bir takım olan ve savaşçı bir takım olan Toluca ligin az gol yiyen ekiplerinden biri.Takımın gol yükünü Paraguay'lı forvetler Edgar Benitez ve Pablo Velazquez çekerken bu ikilinin oluşturduğu kimya ligin en iyilerinden diyebilirim.Özellikle Velazquez bu sezon en beğendiğim oyunculardan biri.

Dikkat Çeken Oyuncular : Yukarıda da belirtmiş olduğum gibi Pablo Velazquez bu sezon yakaladığı form grafiği ile ben dahil çoğu kişinin dikkatini çekmeyi başardı.23 yaşında ki orta saha Carlos Orrantia takımın en istikrarlı oyuncusuyken onun olmadığı maçlarda takımı zorluk çekiyor.Ligde uzun vade de başarı için Orrantia'nın her maç saha da kalması lazım kısaca.Dönem dönem forma şansı bulan Marco Bueno da forvette fırsatçılığıyla dikkat çeken isimlerden biri oldu.


8.Queretaro : Brezilya'lı futbol efsanesi Ronaldinho'yu renklerine bağlayarak büyük bir sükseye imza atan Queretaro Ignacio Ambriz yönetiminde zaten dikkat çekici bir takımken şimdi daha da keyifli hale gelmiş durumda.Geçen sezon Apertura'yı 7.sırada tamamlayan Queretaro bu sezon play-off potasının son sırasında.Brezilya'lı forvet oyuncusu Camilo geriye kalan maçlarda takımın gol yükünü çekmeyi başarırken bu oyuncunun Ronaldinho ile yakalayacağı uyum merak konusu.

Dikkat Çeken Oyuncular : Dönem dönem forma şansı alabilen genç savunma oyuncusu Juan Manuel de Alba oynadığı maçlarda seyircinin beğenisini kazanmayı başarırken Brezilya'lı oyuncu Camilo çoktan taraftarın sevgilisi olmuş vaziyette.Camilo ince bilekleri sayesinde harika çalımlarla başımızı da döndürürken golcülüğüyle de parmak ısırtıyor.Diğer bir golcü Ricardo Jesus ise beklentilerimin biraz altında kalsa da sezona nispeten iyi bir giriş yaptı.


9.Tigres : Takımın başında uzun bir süredir bulunan Ricardo Ferretti yönetiminde ligin keyif veren futbollarından birini oynayan Tigres play-off potasının şimdilik 1 adım aşağısında ama 17 maç sonunda o potada yer alacaklarına inanmaktayım.Takımın gol yükünü Kolombiya'lı Hernan Burbano çekerken Joffre Guerron da ona attığı gollerle destek verdi.

Dikkat Çeken Oyuncular : Genç oyuncu Ramon Martinez kupa maçlarında forma şansı bulmasına karşın dikkatimi çekmeyi başardı.Martinez ligde de şans bulması takdirde kendini ispat etme fırsatını yakalayacaktır.Yine genç savunma oyuncusu Antonio Briseno da özellikle gol yollarında taraftarın içini rahat ettiren isimlerden biri oldu,bu oyuncunun da önünün açık olduğunu düşünüyorum.


10.Guadalajara :  Yeni teknik direktörü Carlos Bustos idaresinde lige pek de istediği gibi giremeyen köklü ekiplerden Guadalajara son yıllarda ki başarısızlığını unutturmak istese de takımın sadece sahada mücadele etmediği hatırlatalım.Hala baş göstermekte olan bir başkan sorunu kulübün başını yeterince ağrıtırken taraftarların çoğu zaman antrenman tesisini bastığın belirtelim.Nispeten son haftalarda toparlanan Guadalajara da gol yükünü 20 yaşında ki Carlos Fierro çekti.

Dikkat Çeken Oyuncular : Carlos Fierro yeteneğiyle parmak ısırtmaya devam ediyor,belki de bu genç yeteneğin en büyük şanssızlığı sadece kulübün en kötü zamanlarından birine denk gelmiş olması.Öyle ki Fierro'nun bu performansı bile taraftarlar arasında onay bulmuyor.22 yaşında ki kaleci Jose Rodriguez de Guadalajara'nın ligin en az gol yiyen takımlardan biri olmasında ki en büyük pay sahibi,ligin en çok kurtarış yapan kalecilerinden biri olan Rodriguez ilerleyen yıllarda milli takımın as kalecisi olabilir.


11.Cruz Azul : Play-off potasını 1 puan geriden gizlice takip eden Cruz Azul da Luis Fernando Tena yönetiminde geçen sezonun yaralarını sarmaya çalışıyor.Cruz Azul geçtiğimiz sezon Clasura'yı zirve de bitirmesine karşın play-off'a ilk turda veda etmişti.Takım daha çok sağlam savunma oyununa önem gösterirken ligin sert takımlarından biri olma unvanını da koruyor.

Dikkat Çeken Oyuncular : Cruz Azul da Arjantin'li orta saha oyuncusu Mauro Formica oynanılan maçların hepsinde forma giymeyi başararak takımın Marco Fabian ile birlikte en istikrarlı oyunculardan biri olmayı başardı.Formica her ne kadar Avrupa seyahati yapmış ve orada tutunamamış olsa da Cruz Azul'un bu sezon en iyi oyuncularından biri.Takımın en golcü ismi Ekvador'lu Joao Rojas ise hücum yolunda dikkatimi çeken tek isim oldu,en azından Copa America daveti almayı hak ediyor şimdilik.


12.Puebla : Ligin en çok gol yiyen ekiplerinden biri olan Puebla 2 hafta önce bir teknik direktör değişikliğine gitti.Arjantin'li teknik adam Rubén Romano'nun görevine son verilirken Meksika'lı Jose Luiz Sanchez Sola takımın başına getirildi.Sola en az Miguel Herrera kadar ateşli bir teknik direktör ve ligde adından çokça söz ettireceğe benziyor.

Dikkat Çeken Oyuncular : 21 yaşında ki savunma oyuncusu Luis Lorona kumaşı olan ve geleceğe ışık saçan bir savunma oyuncusu.Üst düzey bir takıma transfer olması durumunda kendini daha da gösterme yeteneğine sahip olduğuna inanıyorum.21 yaşında ki Eduardo Perez ise bu sezon 1 gol atmayı başarırken dikkat çekmeyi başaran diğer bir isim oldu,ama Lorona da ki bahsetmiş olduğum şart Perez de de geçerli.


13.UNAM : Teknik direktörlük koltuğunu uzun bir süre düzene oturtamayan UNAM 18 Ağustos da en son Guillermo Vazquez de karar kıldı ve yollarına şimdilik devam ediyorlar.Ligin en tatsız futbollarından birini oynayan ve pek seyir zevki olmayan UNAM da oyuncuların kart konusunda ki disiplinsizlikleri de dikkat çeken diğer bir nokta.

Dikkat Çeken Oyuncular : 26 yaşında ki Eduardo Herrera takımın attığı gollerin yarısından fazlasında imzası bulunan oyuncu olarak dikkat çekiyor.Herrera takımın tek güveneceği isim olma özelliği taşırken Vazquez'in de bu kadar karmaşa içinde elini rahatlatan tek oyuncu diyebilirim.Carlos Campos ve Roberto Ramirez de büyük takımlarda şans bulmaları durumunda Avrupa yolculuğuna bile çıkacak yetenekte oyuncular.


14.Tijuana : Eylül'ün ilk günü teknik direktörlük görevine Cesar Farias'ın yerine Daniel Guzman'ı getiren Tijuana lige yapılan berbat başlangıcı biraz olsun düzeltme derdinde.Ligde ilk iki haftayı yenik kapattıktan sonra 5 maçtır mağlup olmayan Tijuana da işler istatistik olarak iyi gibi gözükse de takım belirgin olarak skor üretme sıkıntısı çekiyor.

Dikkat Çeken Oyuncular : Arjantin'li Dario Benedetto taraftarları ayağa kaldıran tek oyuncu olmayı başardı.10 numarayı kulüpte sırtına geçiren bu formanın da hakkını veren Arjantin'li isim Guzman'ın elini rahatlatan bir isim ancak Alfredo Moreno'nun formsuzluğu onun da formunun düşmesine sebep olabilir zira Moreno berbat bir yıl geçiriyor.ABD'li 24 yaşında ki orta saha oyuncusu Joe Corano bu kaos sezonunda işini iyi yapan oyunculardan olurken ; başka bir ABD'li Gregory Gaza da savunma da takım iyi olduğu zaman iyi işler yapıyor.Ancak Gaza'nın çok güvenilecek bir oyuncu olmadığını söylemek gerek.


15.Veracruz : Ligin en az gol atan iki takımından biri olan Veracruz da Cristobal Ortega'nın kredisi dolmak üzere.Veracruz ligin son sıralarında demir atmış vaziyetteyken buradan çıkması da pek mümkün görünmüyor.

Dikkat Çeken Oyuncular : Takımın geneli çok formsuz ve sorunlu bir yıl geçirirken bunca ismin arasından bir genç öne fırlıyor.Victor Mannon.. Bu sezon forma giydiği 3 maçta 2 gol atmayı başaran 22 yaşında ki oyuncu Veracruz taraftarlarının yüzünü güldüren tek isim.Mannon'un bu kadar forma şansı bulmasının önemli bir sebebi ise Borja'nın çok kötü bir yıl geçirmesi.Ama yine de Mannon'un durumu gayet iyi ve ileride önemli işler yapabilir.


16.Club Leon : Gustavo Matosas yönetiminde geçtiğimiz sezon hem Apertura hem de Clasura'yı kazanan Leon'un durumunu en iyi şu kelime özetliyor sanırım. " İnanılmaz! .." Leon ligin en çok gol atan ve en çok gol yiyen takımlar sıralamasında 2.sırada yer alırken keyifli bir futbol oynamalarına rağmen istenilen sonuçları bir türlü alamıyorlar.Taraftarların futbolundan bu kadar keyif alıp bu kadar da başarısız olan başka bir takım yoktur herhalde. ! 

Dikkat Çeken Oyuncular : 24 yaşında ki Carlos Pena "underrated" futbolcu lakabının hakkını tam anlamıyla yaşayan isimlerden.Form olarak yine çok üst düzey bir sezon geçiren Pena bir türlü popüler futbol kültürünün her zaman övdüğü futbolculardan biri olamadı.Dribbling yeteneği üst seviye de olan ; golcü bir oyuncu olan ve her şeyden önemlisi liderlik ruhuna sahip olan Pena takımın temel taşlarından biri.22 yaşında ki orta saha oyuncusu Aldo Rocha da gelecek için ümit saçıyor,bakalım onun da mı kaderi Pena gibi olacak yoksa o da bir gün üst seviye yerlerde yer alacak.Takımın gol yükünü çeken Mauro Boselli ise ligin en golcü isimlerinden biri olarak dikkat çekti.


17.Universidad Guadalajara : Luis Alfonso Sosa yönetiminde çok kötü bir sezon geçiren ve tıpkı Veracruz gibi ligin en az gol atan iki ekibinden biri olan Universidad Guadalajara da işler hiç iyi gitmiyor.Taraftarların sabrı tükenmeye başlarken bazı taraftarlar kulübe küsüp maçlara gelmiyor.Dahası taraftarları heyecanlandıran tek isim Ekvador'lu Fidel Martinez.! 

Dikkat Çeken Oyuncular : Yukarıda da belirtmiş olduğum gibi Fidel Martinez bu sezon en çok öne çıkan isim .24 yaşında ki oyuncu takımın bu kadar az gol attığı bir sezonda yapabileceklerini yine yaparken kendini göstermeye devam ediyor.Bunun yanında Andy Rios da kötü bir sezon geçirse de kumaşı olan bir isim ve takım yükselişe geçerse bu iki isim üzerinden geçecektir.


18.Morelia : Angel David Comizzo yönetiminde lige çok kötü bir başlangıç yapan Morelia istenilen sonuçların gelmemesi üzerine Arjantin'li teknik adamın görevine geçtiğimiz günlerde son verdi ve takımın başına Guadalupe Cruz getirildi.Başarılı teknik adamın Morelia'yı kalkındırmak için doğru isim olduğuna inanmakla birlikte işinin çok zor olduğunu belirtmeliyim.Zira Morelia ligde 7 hafta geride kalmışken 17 gol yedi..!

Dikkat Çeken Oyuncular : 23 yaşında ki Meksika'lı Miguel Sansores oynadığı maçlarda ki istekli oyunuyla takdir toplarken ; Uruguay'lı Martin Alaniz diğer bir göz odağı oldu.Alaniz hücum gücü yüksek bir oyuncu olmasına karşın defansif özellikler fazla zayıf ve çok kolay ikili mücadele kaybeden isim olarak dikkat çekiyor.Yine de Alaniz'in geleceğinin parlak olduğu kanaatindeyim.17 yaşında ki Erick Tafolla ise Morelia'nın bu sıkıntılı sezonunda + hanesine yazılan diğer bir hadise oldu.Tafolla'nın geleceği çok parlak ve benim de beğendiğim bir isim.Üst üste şans bulması halinde kısa sürede as takım oyuncusu olup kendini dünyaya tanıtacaktır.

















8 Eylül 2014 Pazartesi

Allan Simonsen


Doğdukları ülkeye ilham kaynağı olmuş bazı futbolcular vardır.Liberya'lı George Weah,Şili'li Ivan Zamorano ve tabi ki de Allan Simonsen gibi futbolcular.Simonsen ilerleyen yıllarda Laudrup'lara dahi büyük bir örnek teşkil edecek ve 1992 de mucize yaratarak Avrupa Şampiyonası'nı kazanan bir vatanın ilham kaynağı olacaktı.

İlk Yıllar ve Futbola Adım

Allan soğuk bir kış gününde 15 Aralık 1952 tarihinde Danimarka'nın Vejle şehrinde dünyaya geldi.Çok küçük yaşlarda dahi futbola meraklı olan Allan ailesinden de aldığı destekle doğduğu şehrin takımı olan Vejle BK alt yapısına yerleştirildi.11 yaşında kulübün kapısından futbolcu olarak giren Allan büyük bir kariyerin ilk adımını yazmış oluyordu.Alt yapılarda çalışıp kendini kısa sürede gösteren Allan Vejle takımıyla ilk resmi maçına 24 Mart 1971 tarihinde 3-1 mağlup ettikleri Karlskoga maçıyla çıktı.1970-1971 ve 1971-1972 sezonlarını takımıyla ligi kazanarak taçlandıran Allan Simonsen başarılarına 1971-1972 sezonunda bir de Danimarka Kupası'nı ekleyerek genç yaşta "double" yapma başarısını gösterdi.Milli formayı İzlanda ile yapılan bir hazırlık maçında sırtına ilk kez geçiren Simonsen Batı Almanya'da düzenlenecek 1972 Yaz Olimpiyatları'na Danimarka Milli Takımı'ndan davet alarak Allan Simonsen asıl olarak bu turnuva da ismini tüm dünyaya tanıttı.Grupların ilk aşamasında Danimarka ; Macaristan,Brezilya ve İran'lı gruptan 4 puanla 2.olarak çıkmayı başarırken Simonsen grupların ilk aşamasında toplam 3 gol kaydediyordu.İkinci gruplarda Danimarka ilkine nazaran zor bir gruba düşmüştü.Polonya,Sovyetler ve Fas ile aynı grupta yer alan Vikingler 3.olup Olimpiyatlara veda ediyordu.Ancak bir genç milli takımın önüne geçmişti.Öyle ki bir döneme damga vuran Borussia Mönchengladbach takımının efsane hocası Hennes Weisweiler'in aklına girecek kadar ! 



Borussia Mönchengladbach ve Görkemli Yılların Başlangıcı

Olimpiyatların ardından uzun bir süre geçmeden Weisweiler'in talimatıyla Almanya'nın en köklü kulüplerinden birine transfer olan Allan Simonsen kendini bir rüyanın içinde bulacaktı.Nitekim artık takım arkadaşları ; sadece futbolda değil tüm dünya da bir kahraman olan Günter Netzer , o dönemler de Bundesliga savunmacılarına korku salan Jupp Heynckes,Bernd Rupp ve vatandaşı Henning Jensen gibi isimlerdi.Simonsen büyük takımda oynamanın ağırlığını ilk yıllarda kaldıramadı ve 1972-1973 ile 1973-1974 sezonlarında sadece 17 maça çıkıp 2 gol attı.Taraftarlar çoktan ona burun kıvırmaya başlamıştı bile .! Öyle ki ligde ezeli rakipleri Bayern'in de gerisinde kalan Borussia'lılar Simonsen'in bu takım için ne kadar doğru bir isim olduğunu sorguluyorlardı.Ancak her şeye rağmen Simonsen Weisweiler'in güvenini henüz kaybetmemişti.Adaptasyon sorunlarını en iyi bilen teknik adam için 2 sene çok büyük bir rakam sayılmazdı ve efsane teknik adam oyuncuya bir şans daha vermeye hazırdı.1974-1975 sezonuna tarihe geçecekleri Heynckes ile partner olarak başlayan Simonsen bu sezon inanılmaz başarılara imza atacaktı.34 lig maçının tamamında ilk 11 de başlayan ve takımının Bundesliga şampiyonluğuna 18 gol ile katkı veren Danimarka'lı oyuncu aynı sezon UEFA Kupası'nda da 12 maçta 10 gol kaydederek burada ki şampiyonluğun baş kahramanı oluyordu.Final maçında Twente'ye biri penaltıdan olmak üzere 2 gol kaydeden Simonsen sezonu 2 kupa ile kapatarak resmen taraftarları utandırıyordu.! Mönchengladbach başarılarına ertesi sezonda devam ederken 1975-1976 sezonun da da Bundesliga'da zafere ulaşarak üst üste 2.şampiyonluğunu kazanıyordu.Simonsen ligde 16 gol atma başarısı gösterirken gol krallığı yarışında Klaus Fischer'in gerisinde kalıyordu.Aynı sezon Şampiyon Kulüpler Kupası'nda da boy gösteren Mönchengladbach bu turnuva da çeyrek finale kadar gelmesine rağmen "deplasman golü" kuralı sebebiyle İspanyol devi Real Madrid'e elenmekten kurtulamıyordu.Simonsen bu arenada toplam 6 maça çıkıp 4 gol kaydetmeyi başarmıştı ve aslına bakarsak çeyrek final onlar için hiç de fena bir sonuç değildi.1976-1977 sezonu ise halen Simonsen'in kariyerinde en altın sezon olarak kabul edilen bir anahtardır.Ligde Schalke ile çetin bir lig yarışına giren Mönchengladbach rakibinin 1 puan önünde ligi kazanırken Simonsen takımına 12 gol ile destek veriyordu.Aynı sezon yine Şampiyon Kulüpler Kupası'nda da boy gösteren Alman ekibi Austria Wien,Torino,Club Brugge,Dynamo Kiev gibi takımları ilerleyerek finale kadar yükselmesine rağmen Bob Paisley'in Liverpool'una 3-1 mağlup olmaktan kurtulamıyordu.Udo Lattek'in Mönchengladbach'ından geriye o maçta 1 gol atan Allan Simonsen'in göz yaşları kalmıştı.1977 yılında "Avrupa'nın En İyi Futbolcusu" ödülü kapsamında aynı ligden arkadaşı Hamburg'lu Kevin Keegan ve Nancy'li Michel Platini ile son üçe kalmayı başarıyordu.Çok çetin bir oylama sonucunda Simonsen 74 oy alarak Avrupa'da Yılın En İyi Futbolcusu seçiliyordu,üstelik Keegan'ın 71 ; Platini'nin 70 puan aldığını hesaba katarsak bunun ne kadar zor olduğu da gayet açıktı.Evet Simonsen başarmıştı,bu ödülü kazanan ilk Danimarka'lı futbolcu olmayı başarmıştı..! 1977-1978 sezonuna da iyi başlayan Simonsen ve Mönchengladbach tüm kulvarlar da son anlara kadar gelmeyi başarmasına rağmen sezonu küçük bir hayal kırıklığıyla kapatmıştı.Ligi son hafta tarihin en farklı skorunu alıp Dortmund'u 12-0 yenmelerine rağmen Köln'e kaptıran Mönchengladbach ; Şampiyon Kulüpler Kupası'nda ise bir önce ki sezon final de elendikleri Liverpool'a bu sefer yarı final de boyun eğiyordu.Simonsen için fena bir yıl olmamıştı başarısızlıklara rağmen 17 gol atmayı başarmıştı.Ertesi sezon yani 1978-1979 sezonunda Mönchengladbach ligde çok kötü bir sezon geçirmesine rağmen Avrupa da başarısına devam ediyordu.UEFA Kupası'nda finale kadar yükselmeyi başaran Alman temsilcisi final de Crvena Zvezda'yı 2 maç sonunda devirerek zafere ulaşıyordu.Simonsen'in takımıyla 2.Avrupa Kupası zaferiydi bu.Toplam 8 gol attığı UEFA Kupası'nda bir de final de golünü atan Simonsen takımının kupaya yükselişinde baş kahraman olarak ismini tarihe yazdırıyordu.Ancak her güzel hikayenin sonu olduğu gibi Simonsen'in hikayesinin de sonu vardı.Kulüpte vadesinin dolduğunu hisseden Danimarka'lı oyuncu 1978 yılında hayallerinde ki kulüp olan Barcelona'ya transfer olmak istemişti ancak Mönchengladbach bu talebi reddetmişti,sözleşmesinin bitmesini bekleyen Simonsen 1979 yılında Hamburg,Juventus ve bazı Arap kulüplerinin astronomik tekliflerine rağmen Katalan ekibinin yolunu tutacaktı.


Barcelona Yılları ve Zaferlere Yenisini Ekleme

1978-1979 sezonu biter bitmez Rife Climent yönetiminde ki Barcelona'ya transfer olan Allan Simonsen çıktığı ilk lig maçında Zaragoza'ya gol atarak İspanya da ki kariyerine görkemli bir başlangıç yapıyordu.Ancak o sezon ligde kötü gidişata bir türlü dur diyemeyen Barcelona Climent ile yollarını ayırıp takımın başına Helenio Herrera'yı getiriyordu.O sezon Süper Kupa'yı Nottingham Forest'e kaptıran Barcelona Kupa Galipleri Kupası'na ise çeyrek final de veda ediyordu.Simonsen ligde 14 gol atıp takımının en golcü ismi olsa da Barcelona ligi 4.sıra da tamamlıyordu.Takımı ilk sezonda kötü gitse de Simonsen Mönchengladbach kariyerinde olduğu gibi çalkantılı başlamamıştı Barcelona kariyerine,Herrera sayesinde adaptasyon sürecini çabuk atlatan yıldız oyuncu yeni takımına çabuk alışmıştı.1980-1981 sezonuna iyi giriş yapamayan Barcelona o yıllar da ki "teknik direktör harcama hastalığına" bir yenisini ekleyerek kulübün başına Laszlo Kubala'yı getiriyordu.Quini ile birlikte ileride iyi bir ikili oluşturan Simonsen o sezon toplam 10 gol atmayı başararak kulübünün Kral Kupası'nı kazanmasına yardımcı oluyordu.1981-1982 sezonuna iddialı bir giriş yapmayı başaran Barcelona tüm kulvarlar da yoluna emin adımlarla devam ediyordu.Kupa Galipleri Kupası'nda finale yükselmeyi başaran Barcelona ; Standard Liege karşısında 1-0 geriye düşmesine rağmen Simonsen'in kafasından bulduğu gol ve Quini'nin becerisiyle skoru 2-1 yapmayı başarıyor kupayı kazanıyordu.Aynı sezon lig de şansını son ana kadar sürdüren Barcelona son hafta Betis ile berabere kalınca ligi 2.sırada tamamlıyordu.Barcelona yılları Simonsen için çok güzel ilerlemesine rağmen Katalan ekibinin o yaz yaptığı Diego Armando Maradona transferi her şeyi bir anda tersine çeviriyordu.Lig de 2 yabancı ile oynama kuralı yüzünden Schuster-Maradona ikilisinin arasına bir türlü giremeyen Simonsen takımda bir sorun olarak görülmeye başlamıştı bile.O yaz sürpriz bir karar verecek olan Simonsen'in İspanya da ki yılları sona ermişti..



Charlton Yılları ve Çaptan Düşüş

1982 Ekim ayında 300 bin sterline İngiltere alt lig ekiplerinde Charlton Athletic'e transfer olan Allan Simonsen bu kararıyla tüm hayranlarını şok etmişti.Üstelik onu aynı dönem Real Madrid ve Tottenham gibi büyük kulüpler de istemesine rağmen o tercihini Charlton'dan yana kullanmıştı.Bunun sebebini ilerleyen yıllarda "Artık stresi kaldıramayacağımı hissediyordum,her maç kalbime bir şeyler oluyordu.Geceleri uyuyamıyordum,en iyi seçim benim için Charlton'du." olarak açıklayacaktı.O sezon 16 maçta 9 gol atmasına rağmen satılık listesine konan Simonsen en başa geri dönecekti.



Eve Dönüş ve Vejle

Evine geri dönüş yapan Simonsen ilk sezonunda 28 maçta 13 gol atıp "Avrupa'nın En İyi Futbolcusu" ödülünde yine son üçe kalmayı başarıyordu.Platini ve Dalglish ile listenin sonunda yer alan Simonsen bu sefer sadece 25 oy olarak üçüncü oluyordu.Adeta bir film kasetini başa sarıp hayatını yeniden yazmaya hazır olan Simonsen'in artık ağırlık vermesi gereken başka bir yer vardı.Kesinlikle Danimarka Milli Takımı'ndan bahsediyorum.Danimarka 1984 Avrupa Şampiyonası'na Sepp Piontek yönetiminde katılmaya hak kazanmıştı ve Simonsen de kadroya davet edilen isimlerden bir tanesiydi.Danimarka ; Fransa-Belçika ve Yugoslavya'lı gruptan çıkmayı başararak yarı final de İspanya'nın rakibi oluyordu.Ancak İspanya Danimarka'yı penaltılar sonucu mağlup etmeyi başararak rakibini turnuva dışına itiyordu.Danimarka için kupa güzel tamamlanıyordu ama Simonsen korkunç bir sakatlıkla turnuvaya daha ilk maçtan veda ediyordu,Fransa maçında Yvon Le Roux ile girdiği mücadele sonucu ayağı kırılan Simonsen turnuvanın geri kalan maçlarında forma giyemeyecekti.Sakatlığın da vermiş olduğu etki ile uzun bir süre Vejle'den ayrı kalan Simonsen takımının 1984 de kazanmış olduğu lig şampiyonluğunu nispeten kenardan izlemişti.1989 Kasım'ına kadar futbola devam eden Simonsen bu tarihte son maçına çıkarak 37 yaşında futbolu bırakma kararı alıyordu.Vejle formasıyla geri de 282 maçta 104 gol gibi şık bir istatistik bırakmıştı.Futbolu bıraktığında Danimarka Milli Takımı'nda ki istatistiği ise 55 maçta 20 goldü.

Geri Kalan Yıllar

2 yıl gibi uzun bir süre futboldan ayrı kalan ve evinde bir çok hatıra ile baş başa kalıp kafasını dinleyen Simonsen daha fazla dayanamadı ve Vejle kulübün bu sefer teknik direktör olarak döndü ! Takımı küme düşürüp geri üst lige çıkarmak dışında kayda değer önemli bir başarısı olmayan Simonsen 1994-2001 yılları arasında Faroe Adaları'na "futbolu öğretme girişimi" ve 2001-2004 yılları arasında Lüksemburg takımıyla başarısız bir kariyerden sonra uzun bir süre piyasadan kayboldu.2011 yılında Fredericia'ya genel menajer olarak atanan Simonsen görevde kaldığı süre içerisinde Thomas Thomasberg'in işine son verilmesiyle bir süre kulübün başında teknik adam olarak yer aldı.Kalan maçlarda ortalama bir iş çıkaran Simonsen burada ki görevinden istifa etti ve futbolla ilişkisini "şimdilik" bir süre daha kesti.

Şu An Ne Yapıyor ? 

Simonsen defalarca "artık sakince oturup kafamı dinleyeceğim" demesine rağmen bunu başaramayan insanlardan.Danimarka da dans programlarında bayanlara eşlik ederek bu dal da da hünerlerini gösteren Simonsen her anlamıyla hareketli bir hayat yaşıyor.Kim bilir bunun sebebi belki de bir süre aynı dönem top koşturmuş olduğu Günter Netzer'dir.Nitekim Netzer de özel hayatında oldukça eğlenceli bir insandı,öyle ki Almanya'nın en büyük diskosuna Günter Netzer sahipti.! Her başarısıyla ve başarısızlığıyla arkasında güzel bir kariyer bırakan Simonsen bugün halen Danimarka'nın Ballon d'Or kazanan tek futbolcusu.Çoğu kimse onun tadına tam olarak varamadı "stresinden" dolayı.Ancak şanslıyız ki onu videolar ile tekrar izleme fırsatımız var.Buyurun bir videoyla son sözü yapalım. Efsaneyi buradan bir kez daha anabilmek için..