8 Eylül 2014 Pazartesi

Allan Simonsen


Doğdukları ülkeye ilham kaynağı olmuş bazı futbolcular vardır.Liberya'lı George Weah,Şili'li Ivan Zamorano ve tabi ki de Allan Simonsen gibi futbolcular.Simonsen ilerleyen yıllarda Laudrup'lara dahi büyük bir örnek teşkil edecek ve 1992 de mucize yaratarak Avrupa Şampiyonası'nı kazanan bir vatanın ilham kaynağı olacaktı.

İlk Yıllar ve Futbola Adım

Allan soğuk bir kış gününde 15 Aralık 1952 tarihinde Danimarka'nın Vejle şehrinde dünyaya geldi.Çok küçük yaşlarda dahi futbola meraklı olan Allan ailesinden de aldığı destekle doğduğu şehrin takımı olan Vejle BK alt yapısına yerleştirildi.11 yaşında kulübün kapısından futbolcu olarak giren Allan büyük bir kariyerin ilk adımını yazmış oluyordu.Alt yapılarda çalışıp kendini kısa sürede gösteren Allan Vejle takımıyla ilk resmi maçına 24 Mart 1971 tarihinde 3-1 mağlup ettikleri Karlskoga maçıyla çıktı.1970-1971 ve 1971-1972 sezonlarını takımıyla ligi kazanarak taçlandıran Allan Simonsen başarılarına 1971-1972 sezonunda bir de Danimarka Kupası'nı ekleyerek genç yaşta "double" yapma başarısını gösterdi.Milli formayı İzlanda ile yapılan bir hazırlık maçında sırtına ilk kez geçiren Simonsen Batı Almanya'da düzenlenecek 1972 Yaz Olimpiyatları'na Danimarka Milli Takımı'ndan davet alarak Allan Simonsen asıl olarak bu turnuva da ismini tüm dünyaya tanıttı.Grupların ilk aşamasında Danimarka ; Macaristan,Brezilya ve İran'lı gruptan 4 puanla 2.olarak çıkmayı başarırken Simonsen grupların ilk aşamasında toplam 3 gol kaydediyordu.İkinci gruplarda Danimarka ilkine nazaran zor bir gruba düşmüştü.Polonya,Sovyetler ve Fas ile aynı grupta yer alan Vikingler 3.olup Olimpiyatlara veda ediyordu.Ancak bir genç milli takımın önüne geçmişti.Öyle ki bir döneme damga vuran Borussia Mönchengladbach takımının efsane hocası Hennes Weisweiler'in aklına girecek kadar ! 



Borussia Mönchengladbach ve Görkemli Yılların Başlangıcı

Olimpiyatların ardından uzun bir süre geçmeden Weisweiler'in talimatıyla Almanya'nın en köklü kulüplerinden birine transfer olan Allan Simonsen kendini bir rüyanın içinde bulacaktı.Nitekim artık takım arkadaşları ; sadece futbolda değil tüm dünya da bir kahraman olan Günter Netzer , o dönemler de Bundesliga savunmacılarına korku salan Jupp Heynckes,Bernd Rupp ve vatandaşı Henning Jensen gibi isimlerdi.Simonsen büyük takımda oynamanın ağırlığını ilk yıllarda kaldıramadı ve 1972-1973 ile 1973-1974 sezonlarında sadece 17 maça çıkıp 2 gol attı.Taraftarlar çoktan ona burun kıvırmaya başlamıştı bile .! Öyle ki ligde ezeli rakipleri Bayern'in de gerisinde kalan Borussia'lılar Simonsen'in bu takım için ne kadar doğru bir isim olduğunu sorguluyorlardı.Ancak her şeye rağmen Simonsen Weisweiler'in güvenini henüz kaybetmemişti.Adaptasyon sorunlarını en iyi bilen teknik adam için 2 sene çok büyük bir rakam sayılmazdı ve efsane teknik adam oyuncuya bir şans daha vermeye hazırdı.1974-1975 sezonuna tarihe geçecekleri Heynckes ile partner olarak başlayan Simonsen bu sezon inanılmaz başarılara imza atacaktı.34 lig maçının tamamında ilk 11 de başlayan ve takımının Bundesliga şampiyonluğuna 18 gol ile katkı veren Danimarka'lı oyuncu aynı sezon UEFA Kupası'nda da 12 maçta 10 gol kaydederek burada ki şampiyonluğun baş kahramanı oluyordu.Final maçında Twente'ye biri penaltıdan olmak üzere 2 gol kaydeden Simonsen sezonu 2 kupa ile kapatarak resmen taraftarları utandırıyordu.! Mönchengladbach başarılarına ertesi sezonda devam ederken 1975-1976 sezonun da da Bundesliga'da zafere ulaşarak üst üste 2.şampiyonluğunu kazanıyordu.Simonsen ligde 16 gol atma başarısı gösterirken gol krallığı yarışında Klaus Fischer'in gerisinde kalıyordu.Aynı sezon Şampiyon Kulüpler Kupası'nda da boy gösteren Mönchengladbach bu turnuva da çeyrek finale kadar gelmesine rağmen "deplasman golü" kuralı sebebiyle İspanyol devi Real Madrid'e elenmekten kurtulamıyordu.Simonsen bu arenada toplam 6 maça çıkıp 4 gol kaydetmeyi başarmıştı ve aslına bakarsak çeyrek final onlar için hiç de fena bir sonuç değildi.1976-1977 sezonu ise halen Simonsen'in kariyerinde en altın sezon olarak kabul edilen bir anahtardır.Ligde Schalke ile çetin bir lig yarışına giren Mönchengladbach rakibinin 1 puan önünde ligi kazanırken Simonsen takımına 12 gol ile destek veriyordu.Aynı sezon yine Şampiyon Kulüpler Kupası'nda da boy gösteren Alman ekibi Austria Wien,Torino,Club Brugge,Dynamo Kiev gibi takımları ilerleyerek finale kadar yükselmesine rağmen Bob Paisley'in Liverpool'una 3-1 mağlup olmaktan kurtulamıyordu.Udo Lattek'in Mönchengladbach'ından geriye o maçta 1 gol atan Allan Simonsen'in göz yaşları kalmıştı.1977 yılında "Avrupa'nın En İyi Futbolcusu" ödülü kapsamında aynı ligden arkadaşı Hamburg'lu Kevin Keegan ve Nancy'li Michel Platini ile son üçe kalmayı başarıyordu.Çok çetin bir oylama sonucunda Simonsen 74 oy alarak Avrupa'da Yılın En İyi Futbolcusu seçiliyordu,üstelik Keegan'ın 71 ; Platini'nin 70 puan aldığını hesaba katarsak bunun ne kadar zor olduğu da gayet açıktı.Evet Simonsen başarmıştı,bu ödülü kazanan ilk Danimarka'lı futbolcu olmayı başarmıştı..! 1977-1978 sezonuna da iyi başlayan Simonsen ve Mönchengladbach tüm kulvarlar da son anlara kadar gelmeyi başarmasına rağmen sezonu küçük bir hayal kırıklığıyla kapatmıştı.Ligi son hafta tarihin en farklı skorunu alıp Dortmund'u 12-0 yenmelerine rağmen Köln'e kaptıran Mönchengladbach ; Şampiyon Kulüpler Kupası'nda ise bir önce ki sezon final de elendikleri Liverpool'a bu sefer yarı final de boyun eğiyordu.Simonsen için fena bir yıl olmamıştı başarısızlıklara rağmen 17 gol atmayı başarmıştı.Ertesi sezon yani 1978-1979 sezonunda Mönchengladbach ligde çok kötü bir sezon geçirmesine rağmen Avrupa da başarısına devam ediyordu.UEFA Kupası'nda finale kadar yükselmeyi başaran Alman temsilcisi final de Crvena Zvezda'yı 2 maç sonunda devirerek zafere ulaşıyordu.Simonsen'in takımıyla 2.Avrupa Kupası zaferiydi bu.Toplam 8 gol attığı UEFA Kupası'nda bir de final de golünü atan Simonsen takımının kupaya yükselişinde baş kahraman olarak ismini tarihe yazdırıyordu.Ancak her güzel hikayenin sonu olduğu gibi Simonsen'in hikayesinin de sonu vardı.Kulüpte vadesinin dolduğunu hisseden Danimarka'lı oyuncu 1978 yılında hayallerinde ki kulüp olan Barcelona'ya transfer olmak istemişti ancak Mönchengladbach bu talebi reddetmişti,sözleşmesinin bitmesini bekleyen Simonsen 1979 yılında Hamburg,Juventus ve bazı Arap kulüplerinin astronomik tekliflerine rağmen Katalan ekibinin yolunu tutacaktı.


Barcelona Yılları ve Zaferlere Yenisini Ekleme

1978-1979 sezonu biter bitmez Rife Climent yönetiminde ki Barcelona'ya transfer olan Allan Simonsen çıktığı ilk lig maçında Zaragoza'ya gol atarak İspanya da ki kariyerine görkemli bir başlangıç yapıyordu.Ancak o sezon ligde kötü gidişata bir türlü dur diyemeyen Barcelona Climent ile yollarını ayırıp takımın başına Helenio Herrera'yı getiriyordu.O sezon Süper Kupa'yı Nottingham Forest'e kaptıran Barcelona Kupa Galipleri Kupası'na ise çeyrek final de veda ediyordu.Simonsen ligde 14 gol atıp takımının en golcü ismi olsa da Barcelona ligi 4.sıra da tamamlıyordu.Takımı ilk sezonda kötü gitse de Simonsen Mönchengladbach kariyerinde olduğu gibi çalkantılı başlamamıştı Barcelona kariyerine,Herrera sayesinde adaptasyon sürecini çabuk atlatan yıldız oyuncu yeni takımına çabuk alışmıştı.1980-1981 sezonuna iyi giriş yapamayan Barcelona o yıllar da ki "teknik direktör harcama hastalığına" bir yenisini ekleyerek kulübün başına Laszlo Kubala'yı getiriyordu.Quini ile birlikte ileride iyi bir ikili oluşturan Simonsen o sezon toplam 10 gol atmayı başararak kulübünün Kral Kupası'nı kazanmasına yardımcı oluyordu.1981-1982 sezonuna iddialı bir giriş yapmayı başaran Barcelona tüm kulvarlar da yoluna emin adımlarla devam ediyordu.Kupa Galipleri Kupası'nda finale yükselmeyi başaran Barcelona ; Standard Liege karşısında 1-0 geriye düşmesine rağmen Simonsen'in kafasından bulduğu gol ve Quini'nin becerisiyle skoru 2-1 yapmayı başarıyor kupayı kazanıyordu.Aynı sezon lig de şansını son ana kadar sürdüren Barcelona son hafta Betis ile berabere kalınca ligi 2.sırada tamamlıyordu.Barcelona yılları Simonsen için çok güzel ilerlemesine rağmen Katalan ekibinin o yaz yaptığı Diego Armando Maradona transferi her şeyi bir anda tersine çeviriyordu.Lig de 2 yabancı ile oynama kuralı yüzünden Schuster-Maradona ikilisinin arasına bir türlü giremeyen Simonsen takımda bir sorun olarak görülmeye başlamıştı bile.O yaz sürpriz bir karar verecek olan Simonsen'in İspanya da ki yılları sona ermişti..



Charlton Yılları ve Çaptan Düşüş

1982 Ekim ayında 300 bin sterline İngiltere alt lig ekiplerinde Charlton Athletic'e transfer olan Allan Simonsen bu kararıyla tüm hayranlarını şok etmişti.Üstelik onu aynı dönem Real Madrid ve Tottenham gibi büyük kulüpler de istemesine rağmen o tercihini Charlton'dan yana kullanmıştı.Bunun sebebini ilerleyen yıllarda "Artık stresi kaldıramayacağımı hissediyordum,her maç kalbime bir şeyler oluyordu.Geceleri uyuyamıyordum,en iyi seçim benim için Charlton'du." olarak açıklayacaktı.O sezon 16 maçta 9 gol atmasına rağmen satılık listesine konan Simonsen en başa geri dönecekti.



Eve Dönüş ve Vejle

Evine geri dönüş yapan Simonsen ilk sezonunda 28 maçta 13 gol atıp "Avrupa'nın En İyi Futbolcusu" ödülünde yine son üçe kalmayı başarıyordu.Platini ve Dalglish ile listenin sonunda yer alan Simonsen bu sefer sadece 25 oy olarak üçüncü oluyordu.Adeta bir film kasetini başa sarıp hayatını yeniden yazmaya hazır olan Simonsen'in artık ağırlık vermesi gereken başka bir yer vardı.Kesinlikle Danimarka Milli Takımı'ndan bahsediyorum.Danimarka 1984 Avrupa Şampiyonası'na Sepp Piontek yönetiminde katılmaya hak kazanmıştı ve Simonsen de kadroya davet edilen isimlerden bir tanesiydi.Danimarka ; Fransa-Belçika ve Yugoslavya'lı gruptan çıkmayı başararak yarı final de İspanya'nın rakibi oluyordu.Ancak İspanya Danimarka'yı penaltılar sonucu mağlup etmeyi başararak rakibini turnuva dışına itiyordu.Danimarka için kupa güzel tamamlanıyordu ama Simonsen korkunç bir sakatlıkla turnuvaya daha ilk maçtan veda ediyordu,Fransa maçında Yvon Le Roux ile girdiği mücadele sonucu ayağı kırılan Simonsen turnuvanın geri kalan maçlarında forma giyemeyecekti.Sakatlığın da vermiş olduğu etki ile uzun bir süre Vejle'den ayrı kalan Simonsen takımının 1984 de kazanmış olduğu lig şampiyonluğunu nispeten kenardan izlemişti.1989 Kasım'ına kadar futbola devam eden Simonsen bu tarihte son maçına çıkarak 37 yaşında futbolu bırakma kararı alıyordu.Vejle formasıyla geri de 282 maçta 104 gol gibi şık bir istatistik bırakmıştı.Futbolu bıraktığında Danimarka Milli Takımı'nda ki istatistiği ise 55 maçta 20 goldü.

Geri Kalan Yıllar

2 yıl gibi uzun bir süre futboldan ayrı kalan ve evinde bir çok hatıra ile baş başa kalıp kafasını dinleyen Simonsen daha fazla dayanamadı ve Vejle kulübün bu sefer teknik direktör olarak döndü ! Takımı küme düşürüp geri üst lige çıkarmak dışında kayda değer önemli bir başarısı olmayan Simonsen 1994-2001 yılları arasında Faroe Adaları'na "futbolu öğretme girişimi" ve 2001-2004 yılları arasında Lüksemburg takımıyla başarısız bir kariyerden sonra uzun bir süre piyasadan kayboldu.2011 yılında Fredericia'ya genel menajer olarak atanan Simonsen görevde kaldığı süre içerisinde Thomas Thomasberg'in işine son verilmesiyle bir süre kulübün başında teknik adam olarak yer aldı.Kalan maçlarda ortalama bir iş çıkaran Simonsen burada ki görevinden istifa etti ve futbolla ilişkisini "şimdilik" bir süre daha kesti.

Şu An Ne Yapıyor ? 

Simonsen defalarca "artık sakince oturup kafamı dinleyeceğim" demesine rağmen bunu başaramayan insanlardan.Danimarka da dans programlarında bayanlara eşlik ederek bu dal da da hünerlerini gösteren Simonsen her anlamıyla hareketli bir hayat yaşıyor.Kim bilir bunun sebebi belki de bir süre aynı dönem top koşturmuş olduğu Günter Netzer'dir.Nitekim Netzer de özel hayatında oldukça eğlenceli bir insandı,öyle ki Almanya'nın en büyük diskosuna Günter Netzer sahipti.! Her başarısıyla ve başarısızlığıyla arkasında güzel bir kariyer bırakan Simonsen bugün halen Danimarka'nın Ballon d'Or kazanan tek futbolcusu.Çoğu kimse onun tadına tam olarak varamadı "stresinden" dolayı.Ancak şanslıyız ki onu videolar ile tekrar izleme fırsatımız var.Buyurun bir videoyla son sözü yapalım. Efsaneyi buradan bir kez daha anabilmek için..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder