28 Ocak 2015 Çarşamba

Mucize Takım Manchester United


Yeni bir yüzyıla girmeye hazırlandığımız o dönemler de bir İngiliz takımı tarihin en mucize olaylarını gerçekleştirmeye başlamıştı. Mücadele ettiği 4 kulvarın 3'nde başarıya ulaşan Manchester United'ın o sezon da neler yaşadığını bu yazıda daha da yakından inceleyeceğiz.


Sezon Öncesi ve Yapılan Hamleler

Teknik direktör Alex Ferguson ilk geldiği yıllara nazaran 12.senesini geçirdiği Manchester ekibinde işleri yoluna koymayı başarmıştı,ilk başta Old Trafford tribünlerinde duyulan mırıldanmalar artık yerine güçlü tezahüratlara bırakmıştı ve Kırmızı Şeytanlar için her şey yolunda gidiyordu.

1998-1999 sezonuna başlarken Manchester United transfer de çok hareketli saatler yaşamıyordu , kulübün savunma oyuncularından Gary Pallister ile yollar ayrılırken Hollandalı savunma oyuncusu Jaap Stam PSV Eindhoven'den transfer ediliyordu.Parma'dan İsveç'li Jesper Blomqvist'i renklerine bağlayan Kırmızı Şeytanlar John O'Shea ve Dwight Yorke transferleriyle yaz öncesi dönemi tamamlıyordu.



Takvimler 9 Ağustos 1998'i gösterirken Charity Shield kapsamında Arsenal'in karşısına çıkan Manchester United Wembley de 65.000'den fazla seyircinin önünde küçük düşürücü bir sonuç alıyor ve rakibine 3-0 mağlup oluyordu.Alex Ferguson'un her kupaya ne kadar önem verdiğini göz önüne alırsak ( Elbette Avrupa Ligi hariç ) bu kupayı kaybetmek onlar için bir faciaydı,hele ki sezonun başlamasına kısa bir süre kala.


İşler Yoluna Girmeye Başlıyor


Arsenal maçından sadece 3 gün sonra Şampiyonlar Ligi gruplarına kalmak için ön eleme oynayacak olan Manchester United Polonya ekibi Lodzki ile oynuyordu,İngiltere de 2-0 galip gelip turu aralayan ManU rövanşta berabere kalmasına rağmen gruplara kalıyordu.Şampiyonlar Ligi'nde ise zor bir gruba düşen Kırmızı Şeytanlar'ın rakipleri Alman devi Bayern , Barcelona ve Brondby oluyordu.

Lig de ilk 2 maçta Leicester City ve West Ham ile yenişemeyen Manchester United , Charlton ve Coventry karşısında gelen seri galibiyetlerle puan tablosunda basamakları birer birer çıkmaya başlamıştı.Ancak 20 Eylül de oynanan Arsenal maçını yine 3-0 yitiren Manchester United da aynı rakibe 60 gün için de iki kez kaybetmenin verdiği bir stres başlamıştı.Arsenal maçından sonra ligde çıktıkları 7 maçta da yenilmeyip üstüne 17 puan toplayan Manchester United ligde 2.sıraya yükselmişti.21 Kasım da oynanan maçta Sheffield Wednesday'e mağlup olan Kırmızı Şeytanlar ertesi hafta çıktıkları Leeds maçını Solskjaer,Keane ve Butt'ın golleriyle rakibin 3-2 mağlup ederek o sezon sonunda bir şeyler başaracağının ruhunu bu maçta veriyordu.Ardından gelen Aston Villa-Tottenham ve Chelsea maçlarında berabere kalan Manchester United ; Tottenham maçıyla aldığı liderliği Chelsea maçıyla geri veriyordu.Old Trafford da Middlesbrough'u ağırlayan Manchester United rakibinin 3-0 öne geçmesine rağmen maçı bırakmayıp çabalasa da 3-2 mağlup oluyordu ve ligde ki 3.mağlubiyet geliyordu.Bu onların son yenilgileri olacaktı ama elbette ki kimse bilemezdi.1998 yılının son günlerinde oynanan Nottingham maçını galibiyetle kapatan ManU ardından gelen Chelsea maçını berabere tamamlayarak yılı 4.sırada bitiriyordu.

Şampiyonlar Ligi'nde grubun ilk 2 maçında Barcelona ve Bayern ile yenişemeyen Manchester United Danimarka temsilcisi Brondby'e 2 maçta 11 gol atarak 4 maç sonunda 8 puana yükseliyordu.Nou Camp da oynanan Barcelona maçında tıpkı Old Trafford da olduğu gibi 3-3 berabere kalan Manchester United İngiltere de oynanan Bayern maçını 1-1'lik beraberlikle tamamlıyordu.11 puanlı lider Bayern'in ardından 10 puanla gruptan çıkan Manchester United grup aşamasında yenilgi almamıştı.Manchester United çeyrek finalde İtalyan devi Inter ile karşılaşacaktı.



Lig Kupası 3.tur maçında Bury'i uzatmalar sonunda eleyip 4.tura yükselen Manchester United 4.tur da karşısına çıkan Nottingham Forest'i Solskjaer'in golleriyle devirerek 5.tura çıkıyordu. 5.tur da Londra'ya giden Manchester United Tottenham'a 3-1 boyun eğerek eleniyordu.


Yeni Yıl ve Yükseliş

İngiltere'nin en prestijli kupası olan FA Cup da ligde kendilerini mağlup eden Middlesbrough karşısına çıkan Manchester United rakibin Cole,Irwin ve Giggs'in golleriyle 3-1 mağlup ederek üst tura yükseliyordu.Lige verilen ara 10 Ocak günü son bulurken Manchester United , West Ham ve Leicester karşısında şov yaparak sahadan galip ayrılıyordu.Bu galibiyetlerin morali ile FA Cup da ezeli rakip Liverpool karşısına çıkan Kırmızı Şeytanlar Yorke ve Solskjaer'in son dakika da attığı gollerle 2-1 galip gelerek rakibini sürklase ediyordu.Lig de 3 maçlık bir galibiyet serisi yakalan Manchester United zirveyi de tekrar ele geçiriyordu.

Bu 3 maçlık galibiyet serisinin şüphesiz en efsanesi ise Nottingham Forest deplasmanıdır.6 Şubat 1999 günü Nottingham deplasmanına çıkan Manchester United'lı futbolcuların kendisi dahi böyle rahat bir galibiyet beklemiyorlardı eminim.Solskjaer'in 4 gol atarak yıldızlaştığı maçta Manchester United rakibini 8-1 gibi inanılmaz bir sonuçla mağlup ediyordu !



Ligde zirveyi ele geçiren Manchester United FA Cup 5.turunda karşılaştığı Fulham'i Cole'un golüyle geçerek 6.tura yükseliyordu.FA Cup dönüşü ligde Arsenal ile oynayan Manchester United rakibine yine diş geçiremiyor ama bu sefer de boyun eğmeyip 1-1 berabere kalıyordu.Ligde süregelen Coventry ve Southampton maçlarını kazanıp liderliğini koruduktan sonra İngiliz temsilcisi Avrupa arenasına çıkmaya hazırlanıyordu. 3 Mart günü İngiltere de Inter'i ağırlayan Manchester United rakibini Yorke'nin golleriyle 2-0 mağlup edip rövanş için büyük bir avantaj yakalıyordu. FA Cup 6.tur mücadelesinde Chelsea ile karşılaşan Manchester United ilk maç da 0-0'lık beraberlik elde ediyordu,3 gün sonra yapılan tekrar maçında rakibini 2-0 ile saf dışı bırakan Kırmızı Şeytanlar yarı finalde bu sezon ki belalısı Arsenal ile eşleşiyordu. Ligde zorlu Newcastle deplasmanına giden Manchester ekibi Cole'ın golleriyle zor da olsa 3 puanı alarak İtalya'ya rövanş maçına gidiyordu. Guiseppe Meazza da oynanan maçta Nicola Ventola'nın golüyle öne geçen Inter uzun bir süre 2.golü bulmak için uğraş gösterse de İngiliz temsilcisi son dakikalar da Scholes'ın attığı golle beraberliği sağlıyor ve yarı final biletiyle evine dönüyordu. Yarı final de rakip ise diğer bir İtalyan devi Juventus'du. Juventus geçen sezon Şampiyonlar Ligi'nde final oynamıştı.

Ligde Everton-Wimbledon maçlarından 4 puan çıkarıp liderliğini koruyan Manchester United Şampiyonlar Ligi yarı final ilk maçında sahasında Juventus'u ağırlıyordu.Antonio Conte'nin golüyle öne geçen İtalyan temsilcisi uzun bir süre üstünlüğünü korusa da son dakika da Ryan Giggs'in attığı gol İngilizlerin İtalya'ya son bir umutla gitmesine sebep oluyordu.Bu maçtan 3 gün sonra FA Cup yarı finalinde Arsenal'in karşısına çıkan Manchester United rakibine yine diş geçiremiyor ve 0-0 berabere kalıyordu.3 gün sonra oynanan tekrar maçında 90 dakika da yine aynı senaryoyu yaşıyor ve 1-1 berabere kalıyordu,uzatmalara giden maçı Ryan Giggs'in halen konuşulan harika golüyle 2-1 kazanan Manchester United hem bu sezon ilk defa Arsenal'i ilk defa yenmiş hem de FA Cup finaline yükselmişti. Lige geri dönen Kırmızı Şeytanlar Sheffield Wednesday galibiyetini almış ve yarı final rövanş maçı için Torino'ya uçmuştu. 21 Nisan günü oynanan maça çok hızlı başlayan Juventus golcüsü Filippo Inzaghi'nin golleriyle ilk 10 dakika da 2-0 öne geçerken şoku üstünden çabuk atlatan İngiliz temsilcisi Roy Keane ve Dwight Yorke'nin golleriyle eşitliği sağlıyordu.Mücadelenin bitimine 5 dakika kala zafer golünü Peruzzi'nin Yorke ile girdiği mücadele sonrası kalesini boş bırakmasıyla rahat bir biçimde atan Andy Cole takımına finalin kapısın açıyordu.Final de rakip gruplar da karşılarına dikilen Bayern Munich'di.



3 Kupa İle Biten Büyüleyici Sezon


Lige geri dönen Manchester United Leeds deplasmanında berabere kalarak zirveyi kaybediyordu.Sonra ki hafta oynanan Aston Villa maçını kazansa da Liverpool maçında da berabere kalan Manchester United şampiyonluk yolunda önemli bir yara alıyordu.Manchester United'ın ezeli rakibi Liverpool'a diş geçiremediği gün , şampiyonluk yolunda ki en büyük rakibi Arsenal en büyük Tottenham'ı 3-1 mağlup ediyordu. ( kaderin ilginç bir tesadüfü mü diyelim ) 36.hafta sona erdiğinde Arsenal 75 puanla zirvede yer alırken , 1 maçı eksik Manchester United 72 puanla rakibinin hemen arkasındaydı.Onların hemen arkasında bulunan ama kimsenin şans tanımadığı Chelsea ise 71 puanla 3.sıradaydı. Erteleme maçında 9 Mayıs günü Middlesbrough ile karşılaşan Kırmızı Şeytanlar Dwight Yorke'nin attığı golle rakibini 1-0 yenerek liderliğe yükseliyordu.

37.hafta 11 Mayıs günü başlarken Arsenal Leeds deplasmanında Hasselbaink'in attığı golle 1-0 mağlup olarak şampiyonluk yolunda çok büyük bir yara alıyordu.Ertesi gün Blackburn deplasmanında sahne alan Manchester United bu büyük fırsatı tepiyor ve 0-0 berabere kalarak şampiyon olma şansını son haftaya bırakıyordu.3.sırada ki Chelsea ise Tottenham ile 2-2 berabere kalarak matematiksel olarak şampiyon olma şansını kaybediyordu.

16 Mayıs günü Premier League'in şampiyonu belli olacaktı ve santralar yapılmadan önce puan durumu şu şekildeydi.

1 - Manchester United ; 76 Puan
2 - Arsenal ; 75 Puan

Arsenal Aston Villa'yı konuk edecekken ; Manchester United ise Arsenal'in en büyük düşmanı Tottenham'ı sahasında ağırlayacaktı.Gelin o efsane günü tekrar yaşarmış gibi anlatalım ,

dk 1 ' Old Trafford ve Highbury de maçlar başlıyor.

dk 24 ' Manchester savunmasına doğru atılan uzun topa hareketlenen Les Ferdinand öne çıkan Schmeichel'in üzerinden aşırtarak Tottenham'ı deplasmanda 1-0 öne geçiriyor.

dk 42' Golden sonra ataklarını iyice sıklaştıran Manchester United da yayın üstünde topla buluşan Scholes pasını sağ çaprazda ki Beckham'a aktarıyor,topa düzgün vuran Beckham Old Trafford da beraberliği sağlıyor.

Highbury de ilk yarı 0-0 ; Old Trafford da ise 1-1 tamamlanıyor. Bu sonuçlara göre Manchester United şampiyon.

dk 47' Ceza sahası içinde topla buluşan Andy Cole üzerine doğru gelen Ian Walker'ın üzerinden çok düzgün bir aşırtma vuruş yaparak takımını öne geçiriyor.

dk 66' Highbury de Arsenal sonunda aradığı golü buluyor , Kanu attığı golle takımını 1-0 öne geçiriyor ama Old Trafford'dan gelen haberler onların da istediği gibi değil.

Old Trafford da son düdük çalarken Manchester United rakibini 2-1 mağlup ederek şampiyon olmayı başarıyor ve önümüzde ki günlerde oynayacakları 2 final öncesi büyük bir moral depoluyordu.



22 Mayıs günü Wembley de FA Cup finalinde Newcastle'ın karşısına çıkan Kırmızı Şeytanlar 79.000 kişinin yerinde izlediği mücadeleyi Teddy Sheringham ve Paul Scholes'ın golleriyle 2-0 kazanarak sezonun 2.kupasını da kazanıyordu.



Mucize Maç

26 Mayıs 1999 günü Nou Camp sadece o sezonun değil futbol tarihinin en efsane maçlarından birine imza atmaya hazırlanıyordu.Gün sonunda olacaklara kimse akıl sıra erdiremezken acının sevincin hüznün bir arada yaşandığı bir maç izliyorduk.


Alex Ferguson o gün ki maça en önemli öğrencilerinden olan Roy Keane'den yoksun çıkarken yine de galibiyeti alacağına inanıyordu.Onun dünyasında kaybetmek yoktu.

5.dakika da kazanılan serbest vuruş da topun gerisine geçen Mario Basler, Schmeichel'in koruduğu kaleye düzgün bir vuruş yollayarak takımını 1-0 öne geçiriyordu.  Son dakikalara kadar Bayern kalesinde gol kovalayan İngiliz temsilcisinde son umutlar Sheringham ve Solskjaer de oyuna giriyordu.Artık son dakikalara girerken tribünde ki Alman taraftarlar çoktan zafer kutlamalarına başlamıştı..! 

Artık duraklamalar oynanırken Manchester United köşe vuruşu kazanıyordu, kaybedeceği bir şey kalmayan İngiliz ekibinde Peter Schmeichel da kalesini terk etmiş Bayern ceza sahasında gol arıyordu.Çeyrek daire de duran adam David Beckham'dı. Kullandığı korneri Bayern savunması uzaklaştırmıştı ; Giggs'in ceza sahasının hemen dışından vurduğu topu kontrol etmeden kaleye yüzünü döner dönmez vuran Teddy Sheringham eşitliği getiren golü atmıştı,evet skora denge gelmişti ! Bayern'in içine düştüğü durumu en iyi anlatan tablo ise Matthaus'un surat ifadesiydi.

90+3 oynanırken Manchester United bir köşe vuruşu daha kazanmıştı,topu yine ceza sahasına kesen isim David Beckham olacaktı. Ön direğe topu yollayan Beckham'ın ortasını Sheringham kafasıyla arka direğe aşırtırken Solskjaer sağ ayağıyla topa dokunuyor ve bir mucizeyi gerçekleştiriyordu.Duraklamalara 1-0 geride giren Manchester United maç bittiğinde skor tabelasında 2-1 önde olan taraftı. 



Collina son düdüğü çalıyor ve Manchester United resmen Avrupa'nın en büyüğü oluyordu . ! İngilizlerde büyük bir sevinç hakimken ; Almanlar da hüzün had safhadaydı. Öyle ki Kuffour yerleri yumrukluyordu...







24 Ocak 2015 Cumartesi

U-20 Sudamericano İlk Etap


14 Ocak da Arjantin-Ekvador maçıyla başlayan U-20 Sudamericano'nun ilk etabı dün gece yapılan Uruguay-Venezuela maçıyla tamamlandı.Turnuvanın genel olarak beklentilerin çok üstüne çıktığını,özellikle B grubunda yapılan maçların çoğu büyük lig maçlarından bile zevkli geçtiğini söyleyebilirim.Turnuva öncesi yayınlamış olduğum yazımda takımları tek tek incelemiştim,aynı formatı bozmayarak yine aşağıda ki satırlara Arjantin'le başlayacağım.

Arjantin

Arjantin'in A grubunun net favorisi olduğu bilinen de bir gerçekti.Ekvador,Bolivya ve Peru gibi savunma güçleri sınırlı olan takımlara karşı toplamda 14 gol atmayı başaran Arjantin kendileri için anahtar niteliği taşıyan Paraguay maçını ise 1-0 kaybetti.Şampiyonluk yolunda hala akıllarda ufak soru işaretleri bırakan Arjantin de ise takımın en golcü ismi Diego Simeone'nin oğlu Giovani Simeone oldu.Simeone'nin yanı sıra Tomas Martinez ve Angel Correa da Arjantin'in en önemli hücum silahları olurken savunmaya liderlik eden isim Emmanuel Mammana da dikkatleri üzerine toplayan bir diğer isim oldu.Grubun Paraguay'a göre zayıf takımlarına futbol resitali sunan Tangocuların Paraguay karşısında gösterdiği performans sonrası final grubunda ne yapacakları merak ediliyor,ancak ben hala Uruguay ile birlikte favori olduklarını düşünüyorum.

Bolivya

Turnuva öncesi yazımda en zayıf takımın Bolivya olduğunu belirtmiştim,hemen hemen her turnuvaya en zayıf takım unvanıyla katılan Bolivya 4 maçta da galibiyet alamayarak turnuvayı 0 puanla kapatan tek takım oldu. Bolivya ilk gün çıktığı Paraguay maçını bir kenara bırakırsak diğer maçlar da da futbol görselliği namına olumlu bir oyun ortaya koyamazken bu turnuva için belki de tek ümit veren oyuncu 10 numaralı Erick Iragua oldu.

Ekvador

Ekvador fikstür talihsizliğine kurban giden bir takım oldu desek yanlış söylemiş olmayız.Gruplara Arjantin-Peru mağlubiyetleriyle başlayan ancak Bolivya ve Paraguay galibiyetleriyle kendine gelen Ekvador son hafta Paraguay ve Peru'nun berabere kalmasıyla elendi. ( Paraguay-Peru el ele çıktı gruptan bu arada.) Özellikle Arjantin maçında savunması paramparça olan Ekvador hücum gücü ne kadar öne çıkarsa çıksın ardından gelen Peru maçını da bundan dolayı kaybetti.Ekvador adına turnuvanın çok da önemli bir artısı oldu,Liga de Quito forması giyen Jose Cevallos oynadığı futbol ile ilerleyen yıllarda adından sıkça bahsettireceğine dair ilk ışıkları verdi.Arjantin ve Bolivya ağlarına 2'şer gol yollana Cevallos'un attığı goller ise jeneriklik.Kendi kişisel yorumumu katarsam sırf Cevallos için Ekvador'un üst tura çıkmasını isterdim.

Paraguay

Paraguay ilk hedefini başardı ve Arjantin'in arkasında final grubuna yükselmeyi başardı.Özellikle Arjantin maçında yaptıkları harika defans kurgusu bize Atletico Madrid 'i dahi hatırlatmayı başarırken o maçta da golü yine bir Atletico Madrid oyuncusu olan Canete atıyordu.Canete turnuva boyuna Paraguay'ın savunmasında ki en sağlam oyuncu olurken ; Jesus Medina,Sergio Diaz,Walter Gonzalez ve Gustavo Viera da parlayıp kendini gösteren diğer futbolcular oldu.Özellikle turnuva sırasında büyük ün yakalayan Sergio Diaz şimdiden bir çok takımı peşine takıp sürükler vaziyette,turnuva sonu hangi takım yapacak çok merak ediyorum.Paraguay adına Tony Sanabria bende hayal kırıklığı yarattı,turnuva öncesi bu satırlarda Paraguay'ın en büyük kozu olarak aktardığım Sanabria oynadığı maçlarda kayda değer bir şey yapamadı. 

Peru

Paraguay ile el ele verip Ekvador'u harcayan takımlardan olan Peru ise A grubunu 7 puanla 3.sırada tamamlayarak final grubuna yükseldi.Peru'nun futbolcularından veya takım oyunundan çok bu turnuvaya Arjantin maçında yediği gollerde akılda kaldığını söyleyebilirim.İşin goygoyunu bir kenara bırakırsak Peru benim beklentilerimi aşan bir futbol ortaya koydu,takım da dikkatimi toplayan üç tane isim oldu.Sporting Cristal forması giyen Alexander Succar -ki turnuva da şu ana kadar 3 golü var.- yine aynı takımdan savunma oyuncusu Luis Abral ve FBC Melgar forması giyen Aurelio Gonzalez-Vigil.Sergio Pena'dan turnuva öncesi önemli şeyler beklediğimi de göz önüne alarak bu listeye dahil etmiyorum,Pena çok daha fazlasını yapabilecek bir futbolcu.Final grubunun şu anda en zayıf takımı olarak göze çarpsalar da Peru savunma sorunlarını çözdüğü halde hiç bir maçı 45 dakika da tamamlayacak bir takım değil.


Brezilya

Turnuvaya en büyük favori olarak katılan Brezilya rakip takımlardan çok yine kendi teknik direktörünün seçimleriyle uğraştı.2014 Dünya Kupası'nda Scolari'nin seçimleri eleştirilirken 2015 yılının ilk ayında yapılan Sudamericano U-20 de Gallo'nun seçimleri çok eleştirildi.Gallo'nun Gabriel Barbosa,Malcom ve Evangelista'yı ilk maçlarda sürekli yedek bırakması tepkileri üzerine toplamasına sebep oldu.Uruguay maçında skor olarak belirgin olmasa da oyun olarak hezimete uğrayan Brezilya da o maçtan sonra birkaç şey değişti ve 2 gün sonra yapılan Venezuela maçına yukarıda yazdığım isimler 11 çıktı.Brezilya da en çok dikkatleri üzerine çekmeyi başaran oyuncu ise Gerson oldu ; hareketli,adam eksiltmesi iyi ve çalışkan bir oyuncu olan Gerson final grubunda Brezilya'nın en büyük kozlarından biri olacak.Büyük çap da olmasa da ülke içinde ününü şimdiden yakalayan Marcos Guilherme ise Brezilya'yı şu ana dek bu turnuva da sırtlayan isim oldu.Orta sahada görev yapan Thiago Maia da özel olarak takibe alınması gereken bir oyuncu,top kesmesi ve oyunu kurması bu yaşında çok üst düzey olan Maia bu özelliklerini geliştirdiği halde world-class seviyesine çıkabilir.Thalles de turnuva da sadece 1 gol atmayı başarmış olsa da takım oyunu için biçilmiş kaftan fovetler listesine girişini çoktan yaptı.Arkadaşlarıyla iletişimi oldukça üst düzey olan Thalles final grubunda şans bulması halinde önemli işler yapabilir.Sonuç olarak Brezilya hala favorilerden biri,ancak Brezilya'nın rakiplerden de önce kendi hocaları Gallo'yu da yenmesi gerek.

Kolombiya

Son şampiyon unvanıyla bu turnuvaya katılan Kolombiya da oldukça olumlu bir performans sergiledi.Şili ve Venezuela maçlarından galip gelen ; Uruguay ile Brezilya maçlarını da kaybeden Kolombiya 6 puanla grubu 3.sırada tamamlayarak final grubuna yükseldi.Yine göze hoş gelen ve akıcı bir futbol oynayan Kolombiya da not ettiğim isimler listesi ise bir hayli kabarık.Kaleci Alvaro Montero bu isimlerden ilki,refleksleri çok güçlü olan Montero özellikle 3 gün önce oynanan Venezuela maçının son dakikalarında yaptığı kurtarışla ağızları açık bıraktı.Sağ bek Orejuela ve sol bek Angulo da ciğerlerini turnuvaya gelirken bir vakfa bağışlamış havaları verdiler bitmek tükenmek bilmeyen hızlarıyla.Kolombiya'nın turnuva da ki girdiği pozisyonların büyük bir çoğunluğunu kanat akınlarının oluşturduğunu düşünürsek bu iki oyuncunun önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.Orta sahada görev yapan Jarlan Barrera bitmek bilmeyen enerjisi ile notunu aldığım diğer bir oyuncu oldu,adından söz ettirecektir daha.Turnuvanın en iyi oyuncularından olan Deinner Quinones ise oynadığı maçlarda yaptıklarıyla takımı sırtlayan oyuncu oldu,doğru hamleler yapması halinde Quinones bir stara dönüşebilir.Yedekten girdiği maçlarda her daim olumlu etki yapan Juan Otero ve hücum mevkisinin her bölgesinde iyi performans gösteren Jeison Lucumi de not ettiğim isimlerden.Forvet bölgesinde görev yapan Alfredo Morelos ise Quniones ile içinde bulunduğu uyumdan dolayı çoğu zaman olumlu işlere imza atsa da bir türlü istikrarı sağlayamadı.Final grubunda Kolombiya'nın ilk 4 yapacağını düşünüyorum.

Şili 

Turnuva adına benim için büyük hayal kırıklıklarından biri olan Şili de geriye kalan tek olumlu şey tempolu oynamaları ve asla vazgeçmemeleri oldu.Ignacio Jeraldino her ne kadar yüzünde ki maskeden ötürü oynarken zorlansa da bu turnuva da çok daha fazlasını yapabilecek bir oyuncuydu ve beni büyük hayal kırıklığına uğrattı.Rojas ve Cuevas'ın da istenileni veremediğini söyleyeyim.Şili'nin stoperi Vegas takıma savunma da liderlik etse de partneri Echeverria'nın hatalarına kurban gitti,Echeverria her ne kadar turnuvayı 2 golle tamamlasa da özellikle Uruguay maçında berbat oynamıştı.Teknik direktör Hugo Tocalli'nin ise istisnasız her maç yüzünün asık olması takıma da yansıdı ve Şili istenileni veremedi.Kendisine bir diğer sitemim de turnuva boyunca hiç şans vermediği Brayan Cortes olacak,Vargas'dan neyi eksik diye kendimi sorgulamaktan alamadım maçlar boyunca.



Uruguay

Uzun süredir bir takımı izlerken bu kadar çok keyif almamıştım diyerek başlıyorum Uruguay'ı yazmaya.Bu turnuva da forma giyen oyuncuları için 2-3 tane kitap yazılır,Uruguay öylesine güzel ve hayran bırakıcı bir futbol oynadı.Kale de görev yapan Gaston Guruceaga'nın maçlar öncesi tutkuyla ettiği dua ve her kaçan pozisyondan sonra bile haykırışı aslında Uruguay'ın bu turnuvaya ne kadar çok kenetlendiğini ispatlıyor gibi.Stoper tandeminde ki ikili Erick Cabaco ve Paulo Lemos 4-5 seneye dünyanın en iyileri arasına girecektir.Lemos'un savunmadan topla çıkıp rakip ceza alanı yakınlarına kadar gitmesini günümüzde yapamayan bir çok stoper var.Takımda 8 numarayı giyen Mauro Arambarri ise bitmek bilmeyen enerjisi,gücü ve rakibi yıldırmasıyla gelecek adına çok önemli işaretler vermeyi başardı.Kısa süre içinde A takım da forma giyecektir Arambarri.7 numara da izlediğimiz Facundo Castro ise tartışmasız turnuvanın -hatta kendi yaş kategorisinin- en iyi orta açan futbolcusu.Uruguay'ın duran toptan bulduğu golleri izlerseniz demek istediğimi anlayacaksınız.Nahitan Nandez de çok hareketli ve teknik bir oyuncu,10 numara Gaston Pereiro turnuva öncesi bu takımın en büyük kozu konumundaydı.Beklentileri boşa çıkarmış değil,Pereiro oynadığı futbolla taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazandı.Dünyanın en iyilerinden olacak potansiyele sahip Pereiro.Forvette görev yapan Franco Acosta'ya ise Pereiro'nun suç ortağı diyebiliriz.Çok iyi adam eksilten ve bitiriciliği üst düzey olan Acosta ; Uruguay bugün şampiyonluğunu en büyük favorisi olarak görülüyorsa bunun en önemli pay sahiplerinden.Uruguay da içte ukte kalan tek oyuncu ise Jaime Baez oldu,Baez çok daha fazlasını yapabilecek bir oyuncu ama ilk aşama da sınıf da kalan bir performans sergiledi.Final aşaması yaklaşırken Uruguay benim şampiyonluk yolunda en büyük favorim.

Venezuela

Gruptan çıkma ihtimali biraz fantastik bir düşünce olan Venezuela ise sadece prestijine oynanan Uruguay maçında aldığı galibiyetle 3 puanla kapattı turnuvayı. Ancak Venezuela'nın grupta diğer takımlara karşı yaptığı maçlarda ezilen taraf olmadığını söyleyeyim,her maçı dişe diş götürmeyi başardılar.Venezuela da dikkatleri üzerine çeken oyuncular Ponce ve Yanowsky Reyes oldu.Bu iki futbolcu kendini mental olarak biraz daha geliştirdikleri halde çok önemli işlere imza atabilirler,örnek olarak uzun süredir ayağının dışının ayağının içinden daha iyi kullanan bir oyuncu görmemiştim.Yanowsky Reyes yukarıda yazdığımı gideren oyuncu oldu,Venezuela'nın maçlarını izlemiş olan şuanda hafif tebessüm ettiğini fark ediyor gibiyim.Ponce'ye zaten çok fazla söz etmeye gerek yok,kendisinin daha alt yaş kategorilerinde başardığı ortada,bu turnuva da bekleneni görece veremese de yine de çok önemli işler yapacak bir oyuncu.


Adettendir,turnuva sonu final grubunun sıralaması nasıl olur onu yazarak yazımı tamamlıyorum.

1-Uruguay
2-Brezilya
3-Arjantin
4-Kolombiya
5-Paraguay
6-Peru

14 Ocak 2015 Çarşamba

U-20 Sudamericano


U-20 Sudamericano.Türkçe telaffuzuyla 20 yaş altı Güney Amerika şampiyonası bu akşam start alıyor,benim açımdan gayet önemli bir turnuva onu öncelikle yazının başında belirteyim.2013 de yapılan son turnuvayı kısaca hatırlayacak olursak Arjantin'in ev sahipliğinde düzenlenen turnuvayı Kolombiya kazanmıştı.Paraguay,Uruguay,Peru ve Şili turnuvaya renk katan diğer takımlar olurken Brezilya ile Arjantin ise büyük hayal kırıklığı yaratmıştı. Turnuvanın 2015 de ki ev sahibi ise yine turnuvaya renk katmaya hazırlanan Uruguay.Öncelikle bu turnuvada en iyi 4 dereceyi elde edecek takımın yazın Yeni Zelanda da düzenlenecek U-20 Dünya Şampiyonası'na da katılmayı elde edeceğini söyleyerek bu sene ki takımlara,olası yıldız adaylarına göz atmaya başlayalım. 

Arjantin

Humberto Grondona yönetiminde turnuvaya katılacak olan Arjantin yine iddialı bir kadroyla karşımızda.En son ki turnuva da ki hayal kırıklığının ardından hedeflerini daha yükseğe çeken Arjantin de iddialı futbolcular bulunuyor.San Lorenzo da gösterdiği performansın ardından Atletico Madrid'e transfer olan ancak geçirdiği kalp ameliyatı sebebiyle uzun bir süre sahalardan uzak kalan Angel Correa kadroda yer alıyor.River Plate'li gençler Tomas Martinez ve Giovanni Simeone'ye de ufak bir dikkat,Simeone Arjantin U-20 takımıyla daha önce çıktığı 4 resmi maçta 5 gol atmayı başardı.Velez de forma giyen Leonardo Rolon da Arjantin kadrosunun yıldız olabilecek isimleri arasında yer alıyor,Barcelona B takımında forma giyen Maxi Rolon ise hepimizin malumu. U-17 takımında yaptıkları ile geleceğe ışık saçan Sebastian Driussi de kadroda yer alıyor,Arjantin'in en büyük gol umudu olacak desem yanlış söylemiş olmam. A milli formayı da giymiş olan Emanuel Mammana da savunmanın lideri olabilecek kalite de bir oyuncu. 

Bolivya

Turnuvanın en iddiasız takımı diyebileceğimiz Bolivya da ise amaç oyuncuların tecrübe edinmesini sağlamak olacak.Ancak yine de dikkat edilmesi gereken bir kaç oyuncu var, Jorge Wilstermann forması giyen Mauricio Baldivieso takımın en yaratıcı ayağı olarak dikkat çekmekte. Blooming de forma giyen Denis Pinto ise takımın gol umudu olacak, plase isim olarak ise Bolivar'lı Erick Iragua'yı gösterebilirim. Bolivya turnuvaya Arjantin'li teknik direktör Clauidio Chaicor ile katılacak. 

Ekvador

Ekvador turnuva da en merak ettiğim takımlardan biri diyebilirim.Kadrosunda bir çok altın oyuncu bulunan Ekvador da bunların başını şüphesiz Kevin Mercado çekiyor.Granada B forması giyen Mercado'nun kulüpten de takım arkadaşı olan Gabriel Corozo da savunmada dikkatle izlenmesi gereken bir isim. Liga de Quito forması giyen Luis Canga ve Jefferson Intriago da takipte olacağım oyuncular olacak.Independiente Del Valle forması giyen 98 doğumlu Fabiano Tello da kendisi için büyük bir fırsat olacak turnuvaya katılacak,teknik direktör Sixto Vizuete'nin şans vermesi durumunda kendisi hakkında daha net fikir sahibi ediniriz diye düşünüyorum. 


Paraguay

2013 de çok güçlü bir kadro ile turnuvaya katılan Paraguay'ın bu sene ki kadrosu geçen turnuva kadar olmasa da izlemeye ve dikkate değer bir takım. Kadroda şüphesiz en çok dikkat çeken isim Roma forması giyen forvet Antonio Sanabria.Ki Paraguay'ın forvet opsiyonu sadece Sanabria ile bitmiyor,Cerro Porteno forması giyen 98 doğumlu Sergio Diaz ve Libertad forması giyen Jesus Medina da skor üretmeye oldukça alışkın oyuncular.Olimpia forması giyen Jeremias Bogado da şans bulduğu takdir de turnuvaya damga vuran oyunculardan biri olabilir.Atletico Madrid C takımında forma giyen Ivan Canete de takımın savunma yükünü çekecek,diğer dikkate değer isimler ise Gustavo Viera ve Luis Amarilla.

Peru

A grubunun son takımı olan Peru Victor Rivera yönetiminde yine gruptan çıkma amacıyla turnuvaya katılıyor.Takımın tartışmasız en çok dikkat çeken oyuncusu Granada da top koşturan Sergio Pena,Peru bu turnuva da başarılı olacaksa Pena'nın iyi oyununa çok ihtiyaç duyacak. Melgar forması giyen Aurelio Gonzalez-Vigil de hücum yollarında ki gol umudu olarak dikkat çekiyor,Sporting Cristal forması terleten Alexander Succar da alt yaş kategorilerinde ki başarılı kariyerini burada da devam ettirebilir. Sporting Cristal kalecisi Carlos Grados ve yine aynı takımdan savunma oyuncusu da Brian Bernaloa da dikkat edilmesi gereken isimler.Celta Vigo da forma giyen Francisco Duclos da savunma da yıldızını parlatacak bir isim.Sporting Cristal forması giyen Luiz da Silva ise Peru'nun kadrosunda ki en atletik oyunculardan biri,dikkat.


Brezilya

Her turnuvaya en büyük favori olarak gelen Brezilya bu turnuva da da konumunu değiştirmiyor.Kadrosunda yine oldukça yetenekli isimleri barındıran Brezilya teknik direktör Alexandre Gallo ile 2013 de ki başarısızlığı unutturma hedefinde.Brezilya'nın önemli yeteneklerine değinecek olursak en başta şüphesiz Gabriel Barbosa nam-ı diğer Gabigol geliyor.Udinese forması giyen Lucas Evangelista de turnuvaya katılmadan yeterince üne kavuşan futbolculardan.Atletico Paranaense'nin muhteşem oyuncuları Nathan ve Marcos Guilherme ise beni en çok heyecanlandıran futbolcuların başında.Fluminense forması giyen Kenedy, Santos'dan Thiago Maia ve Gremio'dan Walace da turnuva da kendini gösterecek önemli oyunculardan.Fluminense'nin savunma oyuncusu Marlon da performansıyla dikkat çekecek oyunculardan biri,diğer bir plase isim de Botafogo forveti Yuri Mamute.

Kolombiya

Her turnuva da en çok dikkati çekmeyi başaran takımlardan biri olan Kolombiya bu sene de oldukça iddialı,son şampiyon unvanıyla turnuvaya katılan Kolombiya'nın kadrosunda ki en önemli oyuncu şüphesiz Bastia da kiralık olarak forma giyen Chelsea'li Joao Rodriguez.Udinese de forma giyen Alexis Zapata da turnuva da değerini yükseltebilir. Atletico Nacional forması giyen Brayan Rovira da turnuvada çıkış yapmasını beklediğim isimlerden,Deportivo Cali de oynayan Juan Quintero da olumlu işler yapacaktır.Uniautonoma forması giyen forvet oyuncusu Mauro Manotas da Kolombiya'nın gol umudu.Söz konusu Kolombiya olunca hücum oyuncuları asla bir iki de kalmıyor tabi,Medellin'den Alfredo Morales ve Envigado'dan Andres Tello da ( orta saha ) Kolombiya'nın hücum organizasyonlarında ki önemli opsiyonları olacaklardır. 

Şili 

Arjantin'li Hugo Tocalli yönetiminde turnuva da boy gösterecek olan Şili ( ve şahsen benim de desteklediğim takım ) de altı çizilmesi gereken çok özel oyuncular var.Deportes Iquique forması giyen kaleci Bryan Cortes'in potansiyeli çok büyük,bu turnuva da kendini gösterip Avrupa'dan x bir takıma transfer yapmasını bekliyorum.Savunma da Audax Italiano forması giyen Sebastian Vegas'ın önü çok parlak,Cortes de yazdığım şeyleri Vegas da da düşünüyorum.O'Higgins forması giyen Raul Osorio da dikkate değer bir oyuncu.Savunma da son olarak Universidad de Chile forması giyen Rodrigo Echeverria turnuva da değerini yükseltebilir.Luciano Cabral,Juan Fuentes,Diego Rojas ve Cristian Cuevas da orta saha rotasyonunda bulunan özel oyunculardan,Cuevas'ın kazandığı tecrübe de göz önüne katılırsa takıma liderlik etmesi muhtemel.Forvette ise Granada'dan Matias Ramirez ve Union Espanola'dan Jose Luis Sierra benim favori isimlerim.Parma forması giyen Ignacio Jeraldino'yu genç yaş kategorileri ile ilgilenen çoğu futbol sever biliyordur muhtemelen,ama ben onun ismini bir kez daha hatırlatayım. 

Uruguay

Ev sahibi Uruguay ise Fabian Coito ile hiç olmadığı kadar iddialı olarak geliyor.Coito daha önce Uruguay'ın 17 yaş altı grubunda hocalık yapmıştı ve katıldığı turnuvalarda hep finalde bileği bükülmüştü.Nacional forması giyen Gaston Pereiro ve Juventud forması giyen Jaime Baez aralarında ki kimyayı tutturdukları takdirde turnuva da güzel işlere imza atabilirler.Fenix'li Franco Acosta'yı da Uruguay'ın gol umudu olarak not düşeyim.Ramiro Guerra,Agustin Ale ve Jose Etcheverry de takibe alınmaya değer isimler.Nacional forması giyen Rodrigo Amaral'e de ufak bir alarm.

Venezuela

Venezuela favori takımlardan biri olmasa da favorileri zorlayacak güce ve oyunculara sahip bir takım.Daha şimdiden bir çok Avrupa takımının transfer listesinde olan Andres Ponce takımın mutlak gol umudu.AEL Limassol forması giyen Jaime Moreno da takımın diğer bir gol umudu,Daniel Carrillo ve Ayrton Paez turnuva da önemli işlere imza atabilecek oyuncular.Venezuela gruptan çıkamasa bile her maçını başa baş götürecek güce sahip. (1-2 maç dışında.) 


Peki turnuva da neler olur ? 

Benim bir futbol sever olarak her şeyden önce turnuvadan beklentim keyifli ve bol bol golleri izlediğimiz bir organizasyon olması.Turnuva favorilerim Brezilya,Arjantin.Plaselerim ise Uruguay ve Şili. Bolivya dışında diğer tüm takımların final grubuna çıkma şansı da var diye düşünüyorum.Ekvador'a da ufak bir özel dikkat çekersek güzel olur,zira A takım da Dünya Kupası'nda yeterince küçümseniyordu ama gruptan çıkamasalar bile güzel işlere imza attılar.Gençlerden de aynı başarıları ve güzellikleri bekliyorum.Turnuvanın tam fikstürüne ulaşmak isteyenleri aşağıda ki linke alalım,iyi seyirler.


http://en.wikipedia.org/wiki/2015_South_American_Youth_Football_Championship